Keflavik havaalanı İzlanda’nın dış dünyaya açılan kapılarından bir tanesi. Keflavik havaalanına indiğimde İzlanda’ya ayak basmış oldum. Biraz şaşkın, biraz neredeyim ben, biraz gerçekten İzlanda’da mıyım? diye sorguluyor insan. İzlanda küçük bir ada olabilir ama sayısız havaalanı var. Bulunduğu coğrafi konum sebebiyle ulaşımın bir çoğunu havayoluyla karşılıyorlar. Bu havaalanları o kadar küçük ki ben ilk gördüğümde inanamamıştım. Uluslararası havaalanları ise bu kadar küçük değil. Bizim anadoluda ki havaalanlarımız büyüklüğünde. Keflavik havaalanı izlenimlerimi yazdım. Gittiğinizde neyle karşılaşacağınızı bilin istedim.
Beni instagram hesabımdan takip etmeyi unutmayın. Hikayeler ve öne çıkanlarda çok şey anlatıyorum 😉
İnstagram: Nerdesinbahar
Keflavik Havalanı
Küçük ama güzel bir havaalanı Keflavik Havaalanı. İlk ülkeye girdiğinizde internet gereksinimiz olacak. Keflavik havaalanınında çok iyi çalışan bir internet var. Püf noktası misafir girişinden giriş yapmamanız. Oradan girmeye çalıştığınızda sizi atıyor. Asla giremiyorsunuz. Siz direkt bağlanın. Mail adresi vs yazmayın. İlk gittiğim gece Reykjavik’e gitmeye çalıştım. Şehre giden birkaç araca beni götürüp götüremeyeceklerini sordum. Çok yardım sever insana denk gelemedim. Otobüsle gideyim dedim. 24 Euro olduğunu öğrendim. Ertesi gün havaalanından araç kiralamak için geri gelmek gerekecekti. Bir 24 Euro daha demek bu. Araç günlük kirası 50 Euro ‘yu bulmuyor zaten.
Aman geç geldim bir gün sonra araç kiralıyım diye düşünürseniz bu ayrıntıyı hatırlayın. Shuttle’da Euro’da geçmiyor. Havaalanına dönüp para bozdurmanız gerekiyor. Ben havaalanına girip biraz oturayım dedim. İki gündür yoldaydım ve yorgunluktan ölmek üzereydim. Yemek yiyecek halim kalmamıştı. Acıkmıyordum bile artık. Bende havaalanında kalıp ertesi gün gelecek arkadaşımı beklemeye karar verdim. Aslında bedenim karar verdi. Mahşeri bir kalabalık vardı. Kalkarsam bir daha oturacak yer bulamayacaktım. Oturduğum yerde uyuyakalmışım. Gözümü açtığımda havaalanı boştu. Ben de araç kiralanan yerlerin önündeki yuvarlak kesme kesme ahşap koltukların üstüne geçtim.
Orada aralıklı prizler var. Telefon ve powerbank şarj olurken uyumaya devam ettim. O tahtalar tek tek, ayrı ayrı özenle heryerime battı. İnsan ne yaparsa yapsın vücudu yay gibi dönemiyor. Arada kol koyma yerlerini aşamıyor. Uyumayalım, yatmayalım diye yapıldıkları çok belli yani. Tepemdeki ışık gözüme gelmesin diye kafama çektiğim mont sabah beş sularında çekildiğinde gülümseyerek uyanmama ne demeli. Güvenlik bile şaşırdı. Ben de şaşırdım. İnsan ızdırap çekerken böyle mesut uyanabilir mi? Uyanıyormuş.
Eğer bir gece önce halim olsaymış, havaalanında şöyle bir dolanabilseymişim check-in yaptırılan arka tarafta yatabileceğim, yuvarlak dönüşleri olmayan banklar varmış. Eğer havaalanında yatacaksanız o tarafa gidin. Sabah biraz kendime gelip dolanmaya başlayınca tuvalete bile gitmediğimi farkedip aranmaya başladım. Her katta tuvalet var ama alt kattaki beş yıldızlı otel konforunda. Sıcak sular, kocaman aynalar, heryer geniş geniş… Bir serçe edasıyla kurnalara dalmamak için çok gayret ettim. Kibar kibar, insanları rahatsız etmeden kaymış şeklimi düzelttim. Gelip orada yatsaymışım daha iyiymiş. Öyle temiz bir tuvalet.
Pasaporta İzlanda Damgası Vurdurmak
İzlanda ile ilgili okuduğum şeylerden bir tanesi de buydu. İzlanda’ya direkt gidemiyoruz ya, illa bir Shengen ülkesinden aktarma yapmamız gerekiyor ya o sebepten pasaportumuzda İzlanda damgası olamıyor. Okuduğum bloglarda, İzlanda’ya indiğimizde havaalanında ki görevlilere rica ettiğimizde, pasaportumuza anı olarak bu damganın vurulduğu yazıyordu. Bu damgayı kapıdan çıkmadan yapmamız gerekiyordu. Çıkınca geri dönülemiyormuş. Ben de havaalanına iner inmez bu damganın peşine düştüm. Pek çok görevliye sordum. Konuyu bilen bir görevliye denk gelemedim. Ona anlat, buna sor, en sonunda birisi şu kapıdan geçince dedi. O kapıyı çok tereddütlü kapattım ve bingo.
O çıkmamam gereken geri dönemeyeceğim kapıydı. Ertesi gün gelecek olan yol arkadaşıma konuyu anlattım. “Sakın o kapıdan çıkma. Hatta benim pasaportumu da sana vereyim. Damgalat” dedim. Dediklerimi yapmış. Pasaportuna bir damga vurulmuş ve az kalsın çocuğu geldiği gibi geri gönderiyorlarmış. Çıkış damgası vurulmuş çünkü. Yeni geldiğini anlatmakta baya zorlanmış. Tiraji komik bir olay. Sen o kadar yol gel, geldiğin gibi çıkış damgasını vurdurup geri dön. Artık o anı damgasını vurmuyorlar yani. Sakın o damganın peşine düşmeyin. Onlar eski bilgi.
Vurulan damganın üstünü çizmişler. Çıkışta sorun olur mu diye düşünmüştük ama herhangi bir sorun olmadı ama siz yinede ülkeye girer girmez çıkış damgası vurdurmayın. Hoşgeldim İZLANDA…
- İzlanda’ya ekonomik yoldan gidebilmenin yollarını merak ediyorsanız buraya tıklayın.
- İzlanda’da araç kiralamayı nasıl yapacaksınız? Detayları okumak için buraya tıklayın.
- Yollar nasıl, hız sınırı ne öğrenmek için şuraya tıklayın.
- İzlanda’da yeme içme rehberi için buraya tıklayın.
- İzlanda’da konaklama seçenekleri için de şuraya tıklayın.
- İzlanda’da hayatta kalmak adlı eşsiz eserim için buraya tık tık.
2011’de tam zamanlı işinden istifa edip tutkusu olan seyahat etmeyi iş haline getirdi. 2017 yılından beri Hürriyet Seyahat’te gezgin yazar, 2018’den beri de blogunda yazılar yazıyor. Blog ilk etapta gazetedeki yazılarının arşivi olarak düşünüldü ancak daha sonra istediği gibi özgür yazmanın tadına vardı. Gezdiği yerler kadar yollarda tanıştığı, dokunduğu hayatlarında hikayesini yazıyor. Belki bir gün bir hikayenin kahramanı da siz olursunuz kim bilir?