• Mençuna Şelalesi, Arili, Sazli, Taşli
  • Mençuna Şelalesi, Arili, Sazli, Taşli
  • Mençuna Şelalesi, Arili, Sazli, Taşli
  • Mençuna Şelalesi, Arili, Sazli, Taşli
  • Mençuna Şelalesi, Arili, Sazli, Taşli
  • Mençuna Şelalesi, Arili, Sazli, Taşli
  • Mençuna Şelalesi, Arili, Sazli, Taşli
  • Mençuna Şelalesi, Arili, Sazli, Taşli
  • Mençuna Şelalesi, Arili, Sazli, Taşli
  • Mençuna Şelalesi, Arili, Sazli, Taşli
  • Mençuna Şelalesi, Arili, Sazli, Taşli
  • Mençuna Şelalesi, Arili, Sazli, Taşli

Mençuna Şelalesi, Arili, Sazli, Taşli

Reklamlar

Loading

Artvin’in Arhavi ilçesinde bulunan Mençuna Şelalesi yemyeşil bir doğanın içinde gizli bir mücevher gibi. 90 metreden dökülen Mençuna Şelalesi’nin önünde oluşan gölde yüzebilir, Artvin’in ve Doğu Karadeniz’in aşırı yeşilinde yeşil zehirlenmesi geçirebilirsiniz. Haydi Mençuna Şelalesi’ne…

Beni instagram hesabımdan takip etmeyi unutmayın. Hikayeler ve öne çıkanlarda çok şey anlatıyorum 😉

İnstagram: Nerdesinbahar

Arhavi, Fatma ve Musa

Karadeniz’de adım adım ilerlerken artık heyecanla Artvin’i belkiyorum. Mençuna Şelalesi ve Çiftekemer Köprüsü, Artvin rotamızın ilk sırasında. Mençuna Şelalesi’ne gitmek üzere Artvin sınırlarından ilk Arhavi’ye giriyoruz. Akşam olmuş. Hava kararmış. Açız. Daha kendimize kamp yapacak yer bulucaz. Saat ilerlediği için kampta yemekle uğraşmayalım diye düşünüp, yemek yiyecek bir yer arıyoruz. Birkaç kişiye sorunca bizi Gresta Pide ve Lahmacun Salonu‘na yönlendiriyor. Nasıl özlemişiz çorbalar, lahmacunlar…

Musa abi, Fatma abla, Mençuna Şelalesi

Üç kafadar yemeğimizi yerken birisi laf atıyor. “Nerelisiniz? Napiyorsunuz?” derken masalarımız birleşiveriyor. “Mençuna Şelalesi’ne gidicez” diyoruz. “Kamp alanı bakıyoruz” diyoruz. Biz soruyoruz: “Nereyi gezelim?” Karadeniz şivesinden ve coğrafyanın gerektirdiği hızlı ve espirili konuşmasından sohbetine doyamadığımız adam anlatıyor.  “Arili, sazli, taşli” diyor. Elimde kağıt, kalem not alıcam ama gerisini asla anlamıyorum. Kaç kere sordum, kaç kere yavaş konuş dedim, kaç kere gülme krizine girdik bilmiyorum. O notu asla alamadığımı ve asla o dediği yerlere gidemediğimizi bilmenizi isterim ama ne zaman aklıma gelse gülüyorum. Şuan bu yazıyı yazarken bile.

Mençuna Şelalesi’nde ki köprü

Meğer Mençuna Şelalesi’nine giden asma köprünün başında ki çaycı onlarmış. “Herkes belediyeye ben direkt Allah’a bağlıyim” diyor. Çok yaşa adam sen. Kaç insan, bir gece vakti gideceği yerdeki en son adamla rastlaşır? Milyonda kaç bu olasılık? Benim çok sık başıma geliyor. Bir Maşallahınızı alırım burada. O şansım olmasa çoktan kedi canlarım tükenmişti ve aranızda değildim.

Mençuna Şelalesi yolunda oturup dinlenebileceğiniz banklar var

Mençuna Şelalesi’ne Nasıl Gidilir?

Musa abi dönüp eşine diyor ki; “aşkimm gidip şelalede yatalim. Bunla yoli bulamay”. Normalde eve gidiyorlarmış ki bizimle karşılaşmışlar. Onlar önde biz arkada Kamilet Vadisi’ne doğru ilerliyoruz. Gece karanlığında Çiftekemer Köprüsü’nü pek göremiyoruz. Mençuna Şelalesi’ne giden yolda “Çay Alım” dedikleri bir yer varmış. Orada kamp yapabileceğimizi bin kere kadar söylemişti bize Musa abi ama biz anlamamıştık. Meğer, oda gibi bir depo oluyormuş Karadeniz’de. Çay satanlar buraya getiriyormuş. Alıcılarda buradan alıyormuş. Kamilet Vadisi balı da satılıyor. Biz aldık bayıldık. Tavsiye ederim. Çatısı olan iki tarafı kapalı depo gibi bir şey. Onun içinde açtık çadırlarımızı.

Mençuna Şelalesi’n de zipline da var

Siz Arhavi’ye vardığınızda Kamilet Vadisi’ne doğru ilerleyeceksiniz. Çiftekemer Köprüsü’nden sonra 6 kmlik Mençuna Şelalesi yoluna giriyorsunuz. Bu yolun ilk üç km’si beton geri kalanı bozuk ama yol ilerlemenize mani değil. Navigasyon da ki Mençuna Şelalesi doğru işaretlenmiş. İnternet çekmediği için öncesinde gideceğiniz yere ayarlamalısınız. Musa abi ile Fatma abla size rehberlik etmeyebilir. Ben şanslıyım.

Mençuna Şelalesi’ne giden patika yollar

Burada asla telefon çekmiyor. Bunu unutmayın. Benim şansıma ne zaman bir dağın başında olsam, o telefonlar çekmese gazeteden bir yazı istenir. Yeri bulduktan sonra tekrar Kamilet Vadisi’nde Arhavi’ye doğru geri gidiyoruz. Çiftekemer Köprüsü – Mençuna Şelalesi arasında ki yol neredeyse tek şerit. İki araç yan yana geçemiyor. Ara ara cepler var. Orada karşıdan geleni bekliyorsunuz. İşte telefonun çektiği o ceplerden birinde tüm yorgunluğum, ben ve bana sabreden arkadaşlarım, istenen yazının yazılmasını ve gönderilmesini bekliyor. Gece iki olmuş, biri arkada, biri direksiyonda uyumuş, ben bitmiş halde işimi bitirip dönüşe geçiyoruz. Tabi ki direkt yatıp uyuyoruz.

Mençuna Şelalesi’nin buz gibi suları

Çay Alım Yeri’nde kamp yaparken ayaklarımı bir şey yedi kamp yaparken. Çadırın kapısı kapalıydı. Nasıl bir şey çadıra girdi ve beni yedi bilmiyorum ama günlerce ayaklarım şiş, deli gibi kaşınarak gezdim. Yanınıza böcek ilacı alın mutlaka.

Mençuna Şelalesi’ne Gidiyoruz

Normalde arabaları o çay alım yerinin az aşağısında bulunan Mençuna Konakları’nın orada park edip yukarıya yürümek gerekiyormuş. Biz Musa abiye, o da Allah’a bağlı olduğu için arabamızla Mençuna Şelalesi’ne giden yolun sonuna kadar, o asma köprünün dibine kadar gidip parkediyoruz. Siz arabayı parkettikten sonra 20 dakika yukarı yürüyeceksiniz. Bu 20 dakika Mençuna Şelalesi’ne giden asma köprünün oraya kadar ki kısım. Musa abinin “güzel aşki, cani” yakmış semaveri, çaylar demlenmiş. Derenin kenarında tahta masalar koymuşlar. Onların üstünde kendimize muhteşem bir kahvaltı hazırlıyoruz.

Mençuna Şelalesi’ne giden köprü

Fatma abla bize çay taşıyor. Sonra onların birlikte mısır ayıklamasını seyrediyoruz. Birbirini böyle seven, asla “aşkimsiz, canimsiz” konuşmayan, dünya tatlısı insan görmemişsinizdir. Onlar bizi Mençuna Şelalesi’ne uğurluyor. Permormansa bağlı olarak yarım saatlik bir tırmanış var. Bizim için yarım saatti yani. Normalde okuduklarımdan insanlar 1 saatte tırmanıyormuş. Oldukça dik, hatta yer yer ıslanan tozlu yerin kaygan olduğunu söylemeliyim. Ona göre bir ayakkabı giymelisiniz. Çok tatlı patikalardan, ağaçlı yollardan yürüyoruz ama. Fotoğraf çekerken ve manzaraları seyrederken tırmandığınızı anlamazsınız bile. Doğrusu ben Mençuna Şelalesi’ne böyle tırmanmamız gerektiğini düşünmemiştim. Hatta Mençuna Şelalesi’ne karşı kamp yaparız diye düşünmüştüm. Arabayla yakınına gideriz demiştim. Düz ayak olduğunu düşünmüştüm. Niyeyse? ama Mençuna ŞElalesi ormanın ve dağların arasında, bir hayli uzakta.

Masal gibi yollardan yürüyorsunuz

Burada kamp harici konaklayabileceğiniz tek alternatif Mençuna Konakları’ymış. Orada konaklamak isterseniz buradan fiyatlarına bakıp rezervasyon yaptırabilirsiniz. 

Mençuna Şelalesi

Dağ tepe tırmandıktan sonra asma bir köprü çıkıyor karşınıza. Orayı da geçince ta ta ta tammm.. Karşınızda Muhteşem Mençuna Şelalesi… Hava biraz bulutlu ama çok soğuk değil. Az insan var. Yol arkadaşımın birinin kolu alçıda. Ne olduğuna dair merak etmişseniz şuradan okuyabilirsiniz. Diğer yol arkadaşım Metehan’la birlikte kendimizi atıyoruz suya. Soğuk mu? Evet ama muhteşem yahu. Öyle bir ihtişamla dökülüyor ki…

Mençuna Şelale’sine giden son köprü

Hayatımda bazı anlar var ki fotoğrafı yok ama hafızama emanet ettiğim muhteşem anılar bunlar. O suyun üstüne yatıp da o en tepelerden üstüme dökülen suların görüntüsü çoğu zaman yastığa başımı koyduğumda gözümün önüne gelir. O anı yaşayarak uyurum. O öyle kutsal bir an asla unutulmayacak. Eğer birgün herşeyi unutmaya başlarsam bu yazdıklarımı okuyup tekrar hatırlamak, yaşamak dileğim… Eğer Mençuna’ya giderseniz ve şelalelerde yüzmeyi seviyorsanız benim için o suyun üstüne bir yatın ve ne hissettiğinizi bana yazın.

Mençuna Şelalesi

Islak sıçanlar olarak dönüşe geçiyoruz. Islaklığımız yetmezmiş gibi güzel Karadenizimin o ansızın bastıran yağmurlarıyla sulanıyoruz. Dert mi bize şimdi bu? Canımıza minnet. Karadeniz’de ender soğuk olmayan bir yerdeyiz. Şükür ki… Güle oynaya arabaya gelip kuru birşeyler giyiyoruz. Fatma ablanın mısırları da pişmiş mis gibi. Güler yüzü ve tüm sevgisiyle çay getiriyor. Mısır hazırlıyor. Biraz dinlenip mısırları yedikten sonra kucaklaşma ve ayrılık vakti.

Mençuna Şelalesi

Çiftekemer Köprüsü

Kamilet Vadisi’nin bir tarafı dere, diğer tarafı ağaçlık, kıvrıla kıvrıla giden yolunda Çiftekemer Köprüsü’ne iniyoruz. Gece geçerken hakikaten görememişiz. O nasıl değişik, o nasıl güzel bir şey… 18. yüzyıl da Osmanlı döneminde yapılmış bir köprü bu köprü. Tam bir sanat eseri. İki ayrı derenin birleşim noktasında kurulan bu köprü günümüzde tabi ki araç için kullanılmıyor. Sadece yayalar için kullanılabiliyor.

Çiftkemer Köprüsü, Artvin

Her iki köprü de 35,5 metre uzunluğunda. Bir tarafı Kamilet Deresi diğer tarafı da Soğucak deresi üzerinden geçiyor. 2003 yılında restore edilmiş. Yanına araçlar için kullanabileceğimiz bir köprü yapmışlar. Yüzyıllar önce ki estetiğe, bir de bugün ki mimariye bakınız şekil bir A örnek olarak kullanabiliriz. Yüzyıllar sonra gelecek nesil bizim yaptığımız köprüye de böyle hayranlıkla bakar mı sizce? 

Ardımızda kalan Mençuna Şelalesi, Kamilet Vadisi, Çiftekemer Köprüsü ve orada tanıştığımız muhteşem çift… Seviyorum seni Karadeniz… Sonrasında gittiğimiz Gürcistan, Azerbaycan- Bakü’den dönerken yine Arhavi’ye uğradık ve yine bu tatlı çiftle aynı pide salonunda karşılaştık. Arhavi mi küçük? Dünya mı?

Diğer Karadeniz yazılarımı da okumak isterseniz şuraya tıklamanız yeterli 😉

İnstagram hesabımdan takip etmeyi unutmayın 😉  nerdesinbahar

Paylaşmak güzeldir!

Reklamlar

İlgili yazı

Yorum Yaz

Your email address will not be published. Required fields are marked *