Dolishane Kilisesi Artvin bölgesinde ki kültürel gezimizin bir parçası olmalıydı. Dolishane Kilisesi’nin orjinal adı Doliskana’ymış eskiden ama zamanla Dolishane şeklini almış. Artvin’in Hamamlı Köyü’nde ki Dolishane Kilisesi’nde neler yaptık. XVII. yy sonrası cami olarak da kullanılan manastırdan geriye sadece viran şeklinde ki Dolishane Kilisesi kalmış. Kilise de bulunan kitabelere göre İberya Krallığı’nın 954-958 yılları arasında X. Sumbaht Kralı tarafından mimar Gabriel’e yaptırılmış. 1958 yılında tadilattan geçmiş ancak şuan harap durumda.
Beni sosyal medya hesaplarımdan takip etmeyi unutmayın. Daha çok fotoğraf ve hap bilgiler için;
- İnstagram: nerdesinbahar
Dolishane Kilisesi’ne Nasıl Gidilir?
Maral Şelalesi’ni gezmiş, Macahel Geçidi’nde ki sis bulutlarını görmüş bu üç kafadar, gece gece yol yapıp, bir de Dolishane Kilisesi’ni buldu. Macahel Geçidi yazımı şuradan, Maral Şelalesi yazımı da buradan okuyabilirsiniz. Biz Maral Şelalesi’nden geçtik Hamamlı Köyü’ne. Navigasyon iki buçuk saat veriyordu ama daha uzun sürdüğünü söyleyebilirim. Gece gece Macahel Geçidi’ni çok hızlı geçemedik. Navigasyon doğru bir şekilde götürüyor. Resmi kaynaklarda adres tarifi ise şu şekilde:
Merkez ilçeye bağlı Hamalı köyünde bulunmaktadır. Artvin-Şavşat karayolunun Berta Köprüsü mevkiinden kuzeybatı yönüne doğru 6 km’lik yol ile gidilmektedir.
Gecenin bir yarısı köye varıyoruz. Buraları hayal meyal hatırlıyorum. Uyuyordum. Öle yorulmuşuz. Haftalardır yollardayız. Yoldaşım Metehan “çadır atalım mı?” diyor. Hiç halim yok. “Arabada yatıcacam” diyorum. Diğer yoldaşım Gül’de aynı fikirde. Metehan biz ne yaparak aynısını yapmaya endeksli olduğu için o da arabada kalmaya karar veriyor. Hep birlikte Dolishane Kilisesi’nin tam dibinde arabada uyuyoruz.
Dolishane Kilisesi
Gün ayıyor ve ben gözlerimi açıyorum. Gördüğüm ilk kareyi size anlatıyorum. Gecelemek ve kamp yapmak yasaktır yazısı ve tam bu yazının altında geceleyen üç kafadar bırakıyorum buraya. O karanlıkta görmemişiz tabi. Ay ne çok gülüyorum buna her hatırladığımda. İyi ki kamp yapmaya kalkmamışız. Allah’tan orada uyuduğumuzu kimse görmemiş. Metehan tüm gece araba kullanmamış gibi yine erkenden kalkmış, gitmiş, meyve falan toplamış. Etrafta keşif yapmış. Gözleri de açık uyuyor zaten. Bu dünyadan olmadığını düşünüyorum ciddi ciddi.
Sızlayan vücudum ve ben arabadan iniyoruz. Sabah serinliği hakim. Kafamı kaldırıp viran haldeki Dolishane Kilisesi’ne bakıyorum. Kapısına doğru giderken az ötede araba bekleyen köylüleri görüyorum. Dolishane Kilisesi’ni soruyorum. “Niye geldiğiniz ki? Bu virane için?” diyorlar. Onlar için bir önemi yok. Bizim onca yol gelmemizde ne saçma onlar için. Buna da gülüyorum. Kilise; 10. yy ortalarında Bagratlı Kralı Sumbath tarafından inşa edilmiş. Güney cephesinde bulunan “Güneş Saati” ünik olup dönemin özelliğini yansıtıyormuş. 17. yy sonlarında camiye çevrilmiş ve bir süre cami olarak kullanılmış. Daha çok bilgi de yok burasıyla ilgili.
Güzelim tarihi eser hakikaten viran halde. İnsanın içi acıyor. Dışarıdan fotoğraflarını çekiyoruz. İçerisi çok fena. Bazı kendini bilmezler, sanki hiç yer yokmuşçasına burayı tuvalet olarak kullanmış. Köyde ne bereketliymiş arkadaş. Ne çok meyve ağacı var. Kahvaltı etmeye gerek kalmıyor. Onu ye, bunu ye… Artık buradan da ayrılma zamanı. Gece gelirken göremediğimiz barajın mavi suları ve güzel manzarası uğurluyor bizi. Meğer ne güzel manzaralı köymüş…
Hala İnstagram’da takip etmediyseniz şuradan takip edebilirsiniz 😉
Diğer Karadeniz yazılarımı okumak için buraya tıklayabilirsiniz.
2011’de tam zamanlı işinden istifa edip tutkusu olan seyahat etmeyi iş haline getirdi. 2017 yılından beri Hürriyet Seyahat’te gezgin yazar, 2018’den beri de blogunda yazılar yazıyor. Blog ilk etapta gazetedeki yazılarının arşivi olarak düşünüldü ancak daha sonra istediği gibi özgür yazmanın tadına vardı. Gezdiği yerler kadar yollarda tanıştığı, dokunduğu hayatlarında hikayesini yazıyor. Belki bir gün bir hikayenin kahramanı da siz olursunuz kim bilir?