Aizanoi Antik Kenti, Kütahya’ya 57 km uzaklıktaki Çavdarhisar’da bulunuyor. Aizanoi, Efes, Bergama, Side gibi antik kentlerle aynı çağda yapılmış bir yer. Antik dünyanın ilklerinin şehri, Penkalas Irmağı’nın kenarına kurulmuş oldukça iyi durumdaki daha fazla ilgiyi kesinlikle hakediyor. Antik Kentte; Zeus Tapınağı, Dünyanın ilk borsası, stadyum, anfi tiyatro ve Mozaikli Hamam, köprüler ve sütunlu yolu görmek için geldim.
Beni instagram hesabımdan takip etmeyi unutmayın. Hikayeler ve öne çıkanlarda çok şey anlatıyorum 😉
İnstagram: Nerdesinbahar
- Bergama Antik Kent maceramı da okumak isterseniz tıklayın.
- Sagalassos Antik Kenti maceramı da okumak isterseniz tıklayın.
- Pamukkale Antik Kent maceramı da okumak isterseniz tıklayın.
Aizanoi Antik Kentine Nasıl Gidilir?
Uşak-İzmir karayolunu takip ederken Çavdarhisar tabelalarını takip ederseniz burayı çok kolayca bulabilirsiniz. Çavdarhisar’a ulaştıktan sonra 2-3 km sonra Aizanoi Antik Kenti. Deli gibi yağan bir yağmurda benzini bitmiş bir arabada Aizanoi Antik Kenti‘ne gitmeye çalışıyorum. Aizanoi Antik Kenti kapanmadan yetişmeye çalışıyorum. Navigasyon beni Çavdarhisar’da bir caminin yanına götürüyor.

Yağmur dinmiş, yağacağını yağmış, etraf çamur deryasına dönmüş. Neyse ki yaz ve soğuk değil. Birilerine sorunca, aradığım Aizanoi Antik Kenti‘nin, antik köprünün karşısında olduğunu öğreniyorum. Köprü de tadilatta. O köprünün üstünden yürümek beni eski çağlara ışınlasa da köprünün tadilatta olması ve köprünün bittiği noktadan karaya geçebilmek benim için bir hayli zor oluyor.

Aizanoi Antik Kenti
Koşa koşa Aizanoi Antik Kent’e gidiyorum. Yoldan heybetini görebiliyorsunuz. Yemyeşil çimenlerin üstünden gişeye ulaşıp, 5 lira ödeyip son yarım saatini yakalıyorum. Ne enteresan bir ismi var diye düşünürken ilk defa bir broşüre ulaşabilmenin şaşkınlığıyla aradığım bilgiye ulaşıyorum. Neyse ki burayı bir şeyler bilerek gezebilicem.
Kent adını, antik kaynaklarda rastladığımız “AZAN” adlı mitoloji kahramanından almıştır. Aizanoi, Friglere bağlı yaşayan Aizanitis’lerin ana yerleşkesidir.

Deli yağmurlar sonrası akşam vakti yetişebildiğimden fotoğraf için güzel bir ışık yok ama elimizden geleni yapıyoruz Aizonai ve ben. Aizanoi Antik Kenti deyince tüm fotoğraflarda ardında sutünları, önünde bir kadın heykeli görseli damgasını vurur. Hakikaten fotoğraflardaki gibi. O heykel oraya sonradan mı konulmuş, hep orada mıymış öğrenemedim. Broşürde heykelin fotoğrafından başka bir bilgi bulunmuyor.
Sonrasında sutünların arasında kendimi kaybediyorum. Tapınakta kısa yanlarda 8 uzun kenarlarda 15 ion stünü var. Aizanoi Antik Kenti’n de benden başka kimse yok. Allahtan yanımda tripotum var.

Zeus Tapınağı
Zeus Tapınağı şehrin ana kutsal alanıymış ve dünyada Zeus adına yapılan tapınakların en sağlamıymış. Zeus Tapınağının alt katına inmeye başladığım anda çalan müzikler ve ışıklandırmasıyla büyüleniyorum. Ne kadar güzel olmuş. Buranın yapım planıyla başka bir yerde karşılaşılmamış olması buranın ya bir depo yada kehanet yeri olarak yapıldığını düşündürmüş.

Benim için çok mistik bir yer şuan. Tripotu kurduğum gibi hem dans ediyorum hem çekim yapıyorum. İçeriden hiç çıkasım gelmiyor ama Azizanoi Antik Kenti kapanmak üzere. Daha bölgede gezecek çok yerim var. Hava kararmadan önce hepsine yetişmek istiyorum.
Antik Kent’in yemyeşil çimenlerinin üzerinde bir karavan var. Onun ne için orada olduğunu da öğrenemiyorum. Bana tuhaf geliyor. Aynı zamanda burada zincirlerin ardında yerlere dizilmiş tarihi eserleri de görebilirsiniz. Keşke aralarına girebilsem, daha yakından görebilsem.

Antik Tiyatro-Stadyum
Koşa koşa Antik Tiyatro’ya gidiyorum. Antik şehir çok geniş alana yayılmış. Köyün içinde yürüyerek gördüğünüz tabelalardan bulmaya çalışmalısınız. Tiyatro oldukça harap durumda. İçindeyken nerede olduğunuz pek anlaşılmıyor ancak yukarıdan çekilmiş fotoğraflarını gördüm. Bir hayli güzel.

Aizanoi Antik Kenti’nde ki tiyatro-stadyumun kombinasyonunun dünyada eşi benzeri yokmuş. Benim gibi son dakika yetişip gezmeye kalkmayın. Bu kadar geniş alana yayıldığını bilsem daha fazla zaman ayırmaya çalışırdım ancak bugün burası erken gelsem de ancak bu saatte gezilebilirdi. Zira yağmur çok şiddetliydi. Size güzel havalarda denk gelmesi dileklerimle tiyatroya veda edip sütunlu yolu bulmak için yola düşüyorum.

Aslında Aizanoi Antik Kenti’nin önüne kadar arabayla gelebilirsiniz. Ben beceremedim. Aramayla vakit kaybetmeyi de göze alamayınca arabayı derenin karşısında bırakıp koşmayı tercih ettim. Arabayı bıraktığım yer Mozaikli Hamam‘ın olduğu yermiş. Hamamlardan bir tanesinde ortada Satry ve Menad mücadelesini gösteren mozaik bir taban varmış. Hamama ismini veren de bu mozaik. İlk orayı gezsem antik kente yetişemezmişim. Hamam kaldı anlayacağınız. Sanırım orasının girişi de ücretli.
Dünyanın İlk Borsası, Sütunlu Yol, Antik Köprüler
Zeus Tapınağı ırmağın öteki tarafında. Dünyanın ilk borsası bu tarafta. M.S 301 yılına ait enflasyonla mücadele için tutulan fiyat kayıtları bulunmuş. Şaka gibi. Yüzyıllar geçmiş. Sorunlar hala aynı.

Dünyanın ilk borsasından biraz öteye yürüyünce Sutünlu Yol’a ulaşıyorsunuz. Bu sütunlar erken antik yapılardan sökülüp buraya dikilmiş. Dükkanların kapıları bu sutünlu yola açılırmış. Tabi günümüze ne dükkan gelebilmiş ne de başka bir ayrıntı.

Antik köprüler eskiden beş taneymiş. Antik adıyla Penkalas günümüzdeki adıyla Koca Çay’ın üzerindeki günümüze gelebilen köprüler hala çok güzeller. Eskiden bu beş köprü iki yakayı birbirine bağlıyormuş. Bu beş köprüden biri yayalar için ahşap, diğerleri ise kemerli ve taş köprülermiş. Günümüze sadece iki tane kemerli köprü gelebilmiş.

Şimdilerde araçların geçmesi için bir de yeni köprü yapmışlar. Benim arayıp bulamadığım, navigasyonun beni getiremediği köprü. O köprüden geçip ıslak sokaklarda yürüyorum. Artık akşam oldu. Antik kentin çevresindeki evlerin çogu terk edilmiş. Sanırım burada yaşayanlar Çavdarhisar’ın modern, şehirleşmiş kısımlarına gitmişler.
Bu eski evlerin sokaklarında dolaşmak, yağmurun ıslattığı toprakların kokusunu duymak, yerinden oynamış taşlı sokaklarında yürümek günü güzel bitirmek için harika bir finaldi. O sokaklarda bir kaybolmadan dönmeyin derim.

Aizanoi Antik Kenti’nin hakettiği ilgiyi görmediğini düşündüm. Öyle geniş bir alana yayılmış ki, burayı hem gezebilir, hem çayın kenarında piknik yapabilirsiniz. Ben gittiğimde kimsecikler yoktu. Henüz çok kalabalıklaşmadan bir haftasonunuzu buraya ayırın derim.

2011’de tam zamanlı işinden istifa edip tutkusu olan seyahat etmeyi iş haline getirdi. 2017 yılından beri Hürriyet Seyahat’te gezgin yazar, 2018’den beri de blogunda yazılar yazıyor. Blog ilk etapta gazetedeki yazılarının arşivi olarak düşünüldü ancak daha sonra istediği gibi özgür yazmanın tadına vardı. Gezdiği yerler kadar yollarda tanıştığı, dokunduğu hayatlarında hikayesini yazıyor. Belki bir gün bir hikayenin kahramanı da siz olursunuz kim bilir?