Hürriyet Seyahat’te yayımlanan yazımın daha detaylı hali
Beni instagram hesabımdan takip etmeyi unutmayın. Hikayeler ve öne çıkanlarda çok şey anlatıyorum 😉
İnstagram: Nerdesinbahar
Şahindere Kanyona Ulaşım
Şahindere Kanyon girişi
Şahindere Kanyonu Kaz Dağlarının Bacası
Kaz Dağları Milli Parkı içinde olan kanyon 26 km uzunluğunda. Normalde izinsiz kanyonda yürüyüş yapmak tehlikeli ve yasak. Bölgeyi bilmeyenler kanyonda çok kolay kaybolabilirmiş. Şelaleye kadar yürümek için rehber almak gerekmiyor. Diğer kanyonlar gibi ahşaptan yürüyüş yolları yok. Dünyanın oksijen yoğunlaşması olarak en zengin yerlerinden biri olan Kazdağları bunu kanyonlarına borçlu. En çok da Şahindere kanyonu bir baca görevi yapmakta. Denizden aldığı iyotu dağın zirvesine taşıyor, yamaçlardaki dağ havasını da sahile. Böylece bölgede büyük bir oksijen çadırı oluşuyor.
İsterseniz suya girmek zorunda değilsiniz. Dizinize kadar paçanızı sıvamanız yeterli. Benim gibi suya girmeyi seviyorsanız mayonuz havlunuz ve derede yürümeye elverişli ayakkabılarınız mutlaka olsun. Terlikle zor bir yürüyüş olur.
Şahindere Kanyonunda Yüzmek Gibisi Yok
Ben her zamanki şelale ve gölde yaptığım gibi elbiselerimle atlıyorum suya. Burada ateş yakmak yasak ama piknik yapabilirsiniz. İlk girişte piknik masaları var ama ilerledikçe yok. Lütfen çöp bırakmayın. Yarım saat gibi bir sürede müsade edilen şelaleye kadar yürüyoruz. Burada kendini suya atmamak mümkün değil. Havuzlarda ki gibi renkli fayanslarla verilen bir renk değil bu. Doğanın koynundayız ve her şey doğanın bir şaheseri.
Kireçsiz bir suyu bulunan kanyon masmavi ve buz gibi suyuyla bizi kendine hayran bırakıyor. Şelale dediysem çok heybetli yukarılardan dökülen bir su gelmesin aklınıza. Küçücük bir yerden çağlıyor ama döküldüğü yerde oluşan gölcük hem manzarasıyla hem de yüzmek açısından gerçekten harika bir yer.
Etrafı kayalık ve yemyeşil ormanların içindeki bu yer oldukça geniş. Kanyonun buz gibi suyunda üşüyünce güneşte ısınabileceğiniz yerler var. Kaz dağlarının oksijenine, Şahinderesi kanyonunun buz gibi sularına, mavi ve yeşilin kaynaşmasına veda edip gitme zamanı.
Eğer yolunuz o taraflara düşerse mutlaka uğramanız gereken bir yer. Tüm gün geçirilebileceği gibi birkaç saatte gezip çıkabileceğiniz bir yer. Altınoluk’tan Akçay istikametine giderken Altınoluk çıkışına doğru olan yolda solunuzda kalan dağlara iyi bakın. Dışarıdan hiç belli olmuyor ama içerisinde gizli bir cennet var.
Aklımda kalanlar: Hiç çöp olmaması, kanyonun buz gibi masmavi suyu, şelalesi, yemyeşil ağaçları ve enteresan kökleri
2011’de tam zamanlı işinden istifa edip tutkusu olan seyahat etmeyi iş haline getirdi. 2017 yılından beri Hürriyet Seyahat’te gezgin yazar, 2018’den beri de blogunda yazılar yazıyor. Blog ilk etapta gazetedeki yazılarının arşivi olarak düşünüldü ancak daha sonra istediği gibi özgür yazmanın tadına vardı. Gezdiği yerler kadar yollarda tanıştığı, dokunduğu hayatlarında hikayesini yazıyor. Belki bir gün bir hikayenin kahramanı da siz olursunuz kim bilir?