• Kos, Yunanistan

Yarım Saat Uzaklıkta ki Rüya Ada Kos

Reklamlar

Loading

Hürriyet Seyahat, yazar Bahar Gündoğdu

Hürriyet Seyahat’te yayımlanan yazımın daha detaylı hali

Kos ‘a Ulaşım

Turgutreis’ten bakınca elini uzatsan tutacakmışsın gibi bir mesafeseki Kos ‘a gidiyorum. Hergün Bodrum ve Turgutreis’ten feribotlar var. Günübirlik 19€, kalmalı 30€. Bizim feribotunuz 9.30da. Mevsim itibariyle az insan olacağını düşünmüştüm ama çok giden vardı. İşlemler çok kısa sürdü. 30 dakikada adadaydık. Pasaport işlemleri de kısacık sürdü. Daha önce Kos merkezde otelimizi  Booking’den ayarlarmıştık. Otel aramakla zaman kaybetmek istemedik çünkü.

Beni instagram hesabımdan takip etmeyi unutmayın. Hikayeler ve öne çıkanlarda çok şey anlatıyorum 😉

İnstagram: Nerdesinbahar

Feribot
Feribot

Kos’ta Otel ve Araç Kiralama

İki gün kalmayı ve adanın her yerini gezmeyi planlıyoruz. Otelimize ulaşmamız, motor kiralamamız, hepsi yarım saatte halloluyor. Otel kahvaltı dahil 32 €. Daha ucuz otellerde var tabi. Biz plajlara yakın bir yer seçtik. Motor kirası günlük 20 €. Akşam 8’e kadar diyorlar ama siz aynı ücrete sabaha kadar olması için ısrar edin. Çünkü biz Zia’da ki gün batımını kaçırmak istemiyoruz. Gün de 8,30 da batıyor. Oradan geri gelmesi de bir yarım saat en az. Eğer 80€’ yu gözden çıkarırsanız buggy denilen garip araçlarla gezebilirsiniz ancak oldukça yavaşlar.

Buggy Denilen Araç
Buggy Denilen Araç

Tuz Gölü

Şehir merkezinden çıkarken biraz bocaladık ama ada yolları fena değil. Her yerde tabela var. Kaybolmak imkansız gibi. İlk durak yolumuzun üstündeki Tigaki’deki Tuz Gölü. Pelikanlar çok uzakta. Fazla zaman harcamaya gerek yok. Denize döküldüğü yer güzel. Sivrisineklerden kendinizi koruyun, çok fazla var.

Tuz Gölünün denizle kavuştuğu yer
Tuz Gölünün denizle kavuştuğu yer

Kefalos Agorası ve Ag.Stefanos Kilisesi

Ordan hemen Kefalos bölgesine adanın en uzak köşesine gidiyoruz. Kefalos’ta sezon daha tam açılmış değil. Sokaklarında şöyle bir motorla turladıktan sonra Ag. Stefanos Kilisesi’nin bulunduğu bir ada ve bir agoranın bulunduğu koyu buluyoruz. 

Ag.Stefanos Kilisesi arkadaki adada
Ag.Stefanos Kilisesi arkadaki adada

 Ag.Stefanos kilisesinin olduğu adaya yüzmek gibi bir planımız var. Adaya bakan koyda antik kalıntılar beni benden alıyor. Adaya yüzerek çıkmak çok zor değil. Biraz akıntı vardı sadece. 

Yüzerek adaya çıkıyoruz
Yüzerek adaya çıkıyoruz

Kiliseye tırmanmak iki dakika sürmüyor ama ayağınıza bir deniz ayakkabısı giymenizi tavsiye edebilirim. Denizden adaya çıkarken ve adada yürürken ayağınıza bir şey olmaması için bence şart. 

Ag.Stefanos Kilisesi

Adanın manzarası muhteşem. Kilise faal halde. Bir tavus kuşları bile var. Yüzerek çıktığımız için kıyafetsiz bir şekilde kiliseyi ziyaret etmiş olduk ama başka çaremiz yoktu. Adayı gezip, fotoğraflayıp manzaralara doyduktan sonra yüzerek karaya çıkıyoruz.Dönüş daha zor oluyor. Akıntı bu sefer daha kuvvetli. 

Bu plaj kapsamlı bir plaj değil. Sandaviç ve içecek alabileceğiniz bir food truck vardı ama biz güzel bir şeyler yemek istediğimiz için biraz açlığı göze aldık. Agora o kadar güzeldi ki zamanımızı fotoğraf çekmeye, yüzmeye ve güneşlenmeye ayırdık.

Adanın her tarafı beachlerle çevrili. En güzelinin Paradise Beach olduğunu duyduk. Tepeden hepsine bakıp manzaraların tadını çıkarıyoruz. Uzun uzadıya deniz keyfi yapmak için bugün vaktimiz yok. Ben çok fazla kumluk plaj sevmediğim için de olabilir. Yukarıdan manzara muhteşem ama dibi kum olan bir deniz benim için oldukça vasat. Maskemi takıp devamlı balık kovaladığım için ve balıklarda kayalık yerlerde beslendikleri için benim denizimde kayalar olmalı.  

Paradise Beach

Kardemena

Kardamena da sahil boyunca bir sürü taverna var. Rastgele bir tanesine giriyoruz. Yemekler her zamanki gibi nefis. Burası bence gece daha da güzel olur. Sokaklardaki hediyelik eşyacıları geziyoruz. Hiç bir ürün birbirine benzemiyor.

Vakit olsa, beni bıraksalar saatlerce gezerim burada. Teknelerin bağlı olduğu bir liman köyü burası. Çok fazla zaman geçiremediğim Kardamena’yı bir sonraki gelişim de daha uzun süre geçirmek için kafama yazıyorum.

Gündüz olmasına ve insanların denizde olmasına rağmen sokaklar yine de cıvıl cıvıl. Her bir dükkandan yunan şarkıları sokaklara taşıyor. Ne alacağımızı nereye bakacağımızı şaşırıyoruz.

Therma Spring Hot

 Kardamena’yı gezdikten sonra doğru Therma plajına. İnternetten görüp merak ettiğim, sıcak deniz suyunda yüzmek için heyecanlıyım. Kardamena aslında Therma plajına çok yakın ama yol yok. O sebepten önce Kos merkezden geri dönülüyor ve Therma’ya doğru tabelalar takip ediliyor. Eskiden yolu çok kötüymüş ama otoban gibi yapılmış durumda şuan. Çok etkileyici bir yer.

Therma Spring Hot

Dev kayaların dibinden kaynayan sıcak bir denizde yüzüyorsunuz. Su oldukça sıcak. Girmekte zorlanıyorum. Kükürt kokusu hakim. Oldukça turist var. Kapsamlı bir plaj değil. Şuan için yeme içme duş hayali kurmayın ancak sezon için çalışmalar var.  Sıcak sudan denizin buz gibi sularına atlamak çok güzel. Denizde de yer yer sıcak suya denk geliyorsunuz.

Sıcacık deniz suyu

Suyun sıcaklığından dolayı sabah yada aksam saatlerini tercih etmelisiniz. Tüm gün motorun üstünde çok yorulan bana sıcak su şifa oluyor ve tüm yorgunluğum geçiyor. Sıcak suları çok sevdiğimden midir nedir çıkmak istemiyorum bir türlü.

Zia Köyü Günbatımı

Fazla oyalanmadan çokça “mutlaka gidin gün batımını görün” dedikleri Zia köyüne doğru yola koyuluyoruz. Geldiğimiz tüm yolları gerisin geri dönüp Zia köyüne ulaşıp gün batımını yakalıyoruz. Muhteşem bir manzara ve çok şirin bir köy. Gece ışıkları da yanınca mucize gibi bir masal diyarına dönüşüveriyor. 

Zia Köyü gün batımı, karşımızda Bodrum manzarası

Hediyelik eşyaları ve tavernalarıyla daha uzun zaman ayrılması gereken bir yer. Zia’nin yolları oldukça virajlı. Gece karanlığını düşünüp Kos’a dönüyoruz. Yunan adası deyince deniz mahsulleri ve gece eğlenceleri kaçınılmaz. Nic The Fisherman tavernada nefis lezzetlerin tadına doyuyoruz. Sokak sağlı sollu tavernalarla dolu. Genelde Türklerin gittiği Caravelle taverna ama biz ada halkının gittiği yeri tercih ediyoruz. Günün yorgunluğu ve ertesi gün Kos’un merkezini gezme planımızdan eğlence kısmını es geçiyoruz.

Zia Köyü

Kos Şehir Merkezi

Yunan otellerinden çok fazla birşey beklememem gerektiğini çok önce öğrenmiştim ama hiç beklenmeyen şekilde nefis bir kahvaltı güne güzel başlamamızı sağlıyor.

Kos Merkezi

Şehir merkezindeki antik roma kalıntıları, Hipokrat‘ın ağacı, pek çok Osmanlı eseri, camisi, çeşmesi , kiliseler, kalesi, hediyelik eşyaları derken şehirde bir orada bir burada atlayıp zıplıyoruz.

Kos merkez

Burası Hipokrat’ın memleketi. O ağacın altında ders verdiği söylentileri ağacın yaşını öğrenince yalan oluyor ama ben ders verdiğine inanmaya daha meyilliyim.

Hipokratın ağacı

Tüm bunları gezebileceğiniz minik trenlerden var, 7 euro ama bence gerekli değil. Her yer birbirine yakın zaten.

Dotto Train

Son depremde yıkılan Defterdar caminin minaresi artık yok. Depremden hemen önce gittiğim için ve görebildiğim için şanslıyım. Hayat hakikaten andan ibaret. O an sıradan gibi gözüken şeylerin yok olması an meselesi.

Defterdar cami ve depremde yıkılan minaresi

Her yerde olduğu gibi burada da bir kale var. Hipokrat ağacının olduğu meydandan çok güzel bir köprüyle ana kapısına ulaşılıyor. 

Kale

Tam şehrin göbeğinde bir Agora var. Bakımsızlığı insanı hayrete düşürüyor. Her tarafı otlar bürümüş. Bir kapısı yok. Herkese açık. İnsanlar işe gidip gelirken bu yolu kullanabiliyor. Haliyle ücretsiz. Otları yara yara sütunlara ulaşıp fotoğraf çekiyorum. 

Agora

Kiliselerle camiler yan yana neredeyse. Bu saydıklarımın hepsi birbirine çok yakın. Tam da şehir merkezindeler.

Öğleye kadar şehir merkezini geziyoruz. Bir sürü dükkana girip çıkıp, tarihi eserleri görmek için yeterli oluyor. Belki de ben artık hızlı gezebiliyorum.

Şehir bizim oyun alanımız artık. Eğlene eğlene kendimizi hangi plaja atsak diye bakınıyoruz. 

Kalan zamanımızı dinlenmek ve egenin serin sularında geçirmek için Tarzan Beache’e atıyoruz kendimizi. Sahibi de mekanda çok ilginç. Mojitosu enfes. Adanın dört tarafı plaj zaten. Deniz her yerde güzel olunca ruhunuza hitap eden bir plaj seçmek kalıyor geriye. Bir şeyler atıştırmak için Old River Beach Tavernaya gidiyoruz. Yemekler nefis. Her iki plajda da Türkçe konuşuluyor. Dil bilmeyenler için büyük kolaylık.

Tarzan Beach ve ilginç sahibi

Geri Dönüş Anı

Feribotumuz 6 da. Siz yarım saat önce gidin nolur nolmaz. Bizde her zamanki gibi son dakika varıp gelirken olduğu gibi feribota son binen kişiler oluyoruz. Bir gün kaçacak o feribot biliyorum ama heyecan seviyorum sanırım. Muhteşem anılarla adadan tekrar gelmek üzere ayrılıyorum. Benim avantajım adayı bilen bir arkadaşımla gezmek ve motorla yolculuk. Yoksa bu kadar şeyi iki günde yapamazdım. En az iki gece üç gün kalınırsa her yer rahat rahat gezilebilir ve denizin keyfi çıkarılabilir.

Karşımız Bodrum
Adadan aklımda kalanlar: Ag.Stefanos kilisesi,  adası ve agorası, sıcak deniz suyuyla Therma hot spring, muhteşem gün batımı ve şirin kasabası Zia, Tarzan Beach, Kos merkezinin tarihi. Kos’taki tarihi kalıntıların bakımsızlığı. 
 
Aklımda kalan lezzetler: Tarzan beachteki mojito, Nich the fiserman tavernadaki deniz mahsulleri, Old Riverdaki saganaki
 

Paylaşmak güzeldir!

Reklamlar

İlgili yazı

Yorum Yaz

Your email address will not be published. Required fields are marked *