Yelken Kayalıkları bölge halkının bildiği ama sosyal medyada çok bilinmeyen bir yer. Yelken Kayalıkları fotoğraflarını görmemle dönüş rotamı mutlaka buradan geçirmeliyim diyorum. Bu yazıda Yelken Kayalıkları nerede? Yelken Kayalıkları yol tarifi, Yelken Kayalıkları’nda kamp Yapılır mı? Karavanla gidilir mi? gibi sorularınızın yanıtlarını okuyacaksınız. Hadi bakalım ne umdum? ne buldum? Yelken Kayalıkları’na buyrun.
Beni sosyal medya hesaplarımdan takip etmeyi unutmayın 😉 İnstagram: nerdesinbahar
Foça Yelken Kayalıkları Nerede?
Yelken Kayalıkları nerede? bir bakalım. Yelken Kayalıkları İzmir, Yeni Foça ile Eski Foça arasında bulunuyor. Sanırım son zamanlarımın en güzel ve özel keşfi burası oluyor. Keşif tabi kendi adıma. Keşfedilmeyen ve insan eli değmeyen yer mi kaldı?
Yelken Kayalıkları Yol Tarifi
Kayalıkların yerini öğrendikten sonra Foça Yelken Kayalıkları’na nasıl gidilir? diye bakıp Yelken Kayalıkları yol tarifi arıyorum internette. Aramaya başladığımda 60 gündür yoldaydım ve artık evime geri dönüş için İzmir’den ayrılmıştım. Yelken Kayalıkları Yeni Foça ile Eski Foça yolu zerinde Yeni Foça’ya 4,3 km uzaklıkta bulunuyor.
Navigasyon bilgisi: Navigasyon da burayı bulabilmek biraz sıkıntılıydı ben gittiğim zaman. Kesinlikle bulmuyordu. İnstagram’dan Yelken Kayalıkları diye girip fotoğrafların konumuna tıklayıp haritayı oradan açmıştım. Gideceğiniz konum kısmında Fatih yazacak. Yazana bakmayın. Doğru götürüyor. Aradan geçen birkaç ayda birileri mekanı Yelken Kayaları olarak işaretlemiş. Yol tarifi vermiyor. Önizleme olarak çıkıyor. Biliyorsunuz Önizleme yazdığı zaman ekran devamlı kapanır. Zulüm olur. Siz benim yaptığım gibi İnstagram’dan girip gidin. Rahat edin.
Yolda giderken navigasyon birden “geldiniz” diyor. Nasıl geldim ya? Şaşırıyorum. Gözüm bir tabela arıyor ama yok. Yoldan bakına bakına biraz daha gidiyorum. Sonra bir tabela göremeyince yoldan geri dönüyorum. Arada bir arabayı sağa çekip deniz tarafındaki ağaçlık yol kenarını kontrol ediyorum. Üçüncü denememde ağaçların arasından bir patika görüyorum. Burası mı acaba dediğim an denize dikkatli baktığımda ta taammmm Yelken Kayalıkları orada. O anki hayranlığımı ve mutluluğumu anlatmama imkan yok.
Yol kenarında arabayı parkedebileceğim kadar yer var. Yol üstüne arabayı bırakmak pek güvenli gelmese de yapacak birşey yok. Sonrasında tüm gün acaba arabanın camını kırmışlar mıdır? diye endişeleniyorum. Sahilden araba gözükmüyor ama arabaya hiç birşey olmamıştı. Şükür…
Yelken Kayalıkları Çöp Deryası
Arabayı parkedip yanıma deniz malzemelerimi alıyorum. Sonrada patikadan aşağıya doğru yürümeye başlıyorum. Ayağınızda kaymayan bir sandalet olursa rahat edersiniz. Yer toprak ve kayıyor. Terlikle gitmek zor olur. Hatta bir deniz ayakkabısı kullanabilirsiniz. Video, fotoğraf çeke çeke inerken tripotumu arabada unuttuğumu farketmem çok acıklı oluyor. O yokuşu tekrar çıkmak zorunda kalıyorum. Olsun.
Tripotumu alıp tekrar yola koyuluyorum ve 10 dakikada bitiveriyor bu tatlı patika. 500 metrelik yokuşu indikten sonra ormanın ve çalılıkların içinde buluyorum kendimi. Bir müddet bu çalılıklarda kolum bacağım çizilmeden ilerlemeye çalışıyorum. En sonunda ağaçların altında geniş bir alana geliyorum. Aman Allahım. O nasıl bir çöp deryası. Hayatımda hiç bu kadar güzel bir kamp alanının bu kadar içine edildiğini görmemiştim.
Vatan hainleri diye video bile çekip atıyorum sosyal medyaya. Şu durumu başka nasıl açıklayabilirim ki. Halbuki ağaçlar ne kadar güzel gölge yapmış ve ağaçların altı kendiliğinden nasıl güzel bir kamp alanı oluşturmuş. İnsan eliyle yapmak istesen bu kadar harika yapmayı başaramazsın.
- Burası ile internette çok az bilgi bulabilmiştim. Çok az kaynak arasında bariz bir cümle öne çıkıyordu. Koya inen patika için “Göçmenlerin açtığı yol” ibaresi vardı. Bir anlam verememiştim. Eski zamanlardan mı bahsediyor demiştim. Daha sonra tesadüfen karşıma çıkan bir haberde gördüm ki hakikaten göçmenler Yunanistan’a geçmek için bu koyu kullanıyorlarmış. Çöpler onların eseri olabilir mi?
Yelken Kayalıkları
Söylene söylene ağaçların altından çıkınca sadece bana ait, kocaman taşlarla kaplı, turkuaz sulu bir plaja çıkıyorum. Yelken Kayalıkları’da bu plajın en sağında görüyorum. Aylardan Eylül. Hava Eylül ayının dinginliğinde. Güneş can yakmıyor. Deniz sakin. Birileri bu kocaman taşlardan bir koltuk yapmış. Çok hoşuma gidiyor. Kuruluyorum ve manzaranın tadını çıkarıyorum.
Biraz soluklandıktan sonra sabırsızlıkla Yelken Kayalıkları‘na doğru ilerliyorum. Kayalığın karşına geçtiğimde ayağıma giydiğim sandaletlerime şükrediyorum. Sahildeki kocaman taşlardan yürümekte zorlanmıştım ama Yelken Kayalıkları’nın olduğu deniz müthiş kayıyor. Sandaletime rağmen bir kez kayıp düşüyorum bile. Tek başımayım ve sahilde benden başka kimse yok. İkisinin ortası hiç olmaz zaten. Ya mahşeri kalabalık yada ıssız. Şans işte
Bir kayanın üstüne tripotumu kurup sayısız video ve fotoğraf çekiyorum. Denizdeki kayalar hakikaten fena kayıyor. Çok dikkat etmelisiniz. Kayalıklar hakikaten ne kadar çok yelkene benziyor. Adını kim koyduysa cuk oturmuş. Ben fotoğrafa doymuş şekilde deniz keyfi yaparken birkaç ziyaretçi de geliyor ama kimse kimseyi rahatsız etmiyor.
Yazımın başında demiştim ya uzun bir seyahatten artık evime dönüyorum. Dönerken de yol üstündeki görmek istediğim yerlere uğruyorum. Bu kafayla bir saat kalır dönerim diye düşünmüştüm. Birkaç kez “gideyim artık tamam” deyip plaja doğru yürüyüp yürüyüp gidemediğim oldu. Kalacak yerimde de yok. En sonunda “aman yaa… Bir daha ne zaman geleceksin? Gelsen bu kadar insansız nasıl bulacaksın?” deyip kalmaya karar veriyorum. Çöplerden nasıl bir mahşer yerine döndüğünü tahmin etmek zor değil. Sosyal medyada bilen çok az ama bilen biliyor işte. En önemlisi de burada gün batımı yapma fikri benim elimi ayağımı bağlayan.
Foça Yelken Kayalıkları Balık Avı
Yelken Kayalıkları’nın olduğu yer dalgalı çok. Taşlarda kaygan olunca buradan denize girmek çok zor. Uzun kumsal tarafına gidiyorum birileri gelince. Benden başka kadın yok. Kumsal tarafında da denize girmek kolay değil ama daha sakin en azından. Kayaların üzerinde bolca deniz kestanesi var. Dikkatli olun! O koca kayaların üstünde durabilirsen denize girersin. En sonunda çok dikkatli şekilde denize girmeyi başarıyorum.
Maskemi de takmıştım. Aman Allahım o nasıl güzel bir su altıdır öyle. Zaten zor olan şeylerin sonu hep muhteşemliğe çıkar. Akvaryum gibi tertemiz deniz altında balık kovalamaktan helak oluyorum. Sanırım şimdiye kadar gördüğüm en büyük sarpa balıklarını ve sürülerini burada gördüm Oltamı yanıma almadığıma, bu balıkları yakalamadığıma nasıl da hayıflanıyorum ama arabaya gitmeye de üşeniyorum. Denize girmek zor oluyor ama deniz bana beklediğimden fazlasını veriyor.
Kumsaldaki taşlarda çok ilginç. Uzun uzun bembeyaz taşlar, kocaman kayalar… Gittiğim yerlerden taş toplama merakım yüzünden evimde bir inşaata yetecek kadar taş birikmiş olabilir ama “buradaki taşlarda kolleksiyonumda yerini almalı” diye düşünüp topluyorum.
Yelken Kayalıkları Gün Batımı
Biraz yol yorgunluğu, biraz deniz yorgunluğuna karışıyor. Akşam olmak üzere kendime gün batımını seyredeceğim kayanın üstüne seriyorum. Ben uyurken birileri gelip binbeşyüz fotoğraf çekiyor. Gün batımını beklemeden gidiyorlar sağolsunlar. Koy ve Yelken Kayalıkları yine bana kalıyor. Hep böyle sakin ve dingin olacağını bilsem zevkle yaşlanırım orada.
Ve işte gidiyor gönlümün efendisi. Büyük ihtimalle o güneş her zamanki gibi batmıştır ama benim hissettiğim bana kesin torpil geçtiği… Bu kadar muhteşem batmak zorunda mısın sanki? Bu kadar beni kendine hayran bırakmak zorunda mısın? Yelken Kayalıkları’na geleceğiniz saati kesinlikle gün batımına denk getirmelisiniz. Uzun yolculuğumun son demleri hafızamda öyle güzel anılara dönüşüyor ki daha eve dönmeden yine yola düşme hayalleri kurduruyor.
Yani uzun lafın kısası bir saat diye geldiğim yerden hava kararınca çıkıyorum. Hava kararmaya başlayınca bir tırsmadım değil. Sahilde sorun yoktu ama o orman ve çalılığın içine girince, ağaçların dalları koluma buduma dokunmaya başlayınca bir gidişim var. Üç buçuk ata ata o yokuşu bir avazda hop diye çıkıveriyorum. Şükür ki…
Yelken Kayalıklarında Kamp Yapılır mı?
Yelken Kayalıkları kamp için uygun ancak görmüş olduğum çöpler sezonda buranın mahşeri kalabalık olduğunu söylüyor bana. Denizi biraz zor olduğu için çok tercih edilmez diye düşünsem de “o çöpler neyin nesi o zaman” diyorum. Orasını mis gibi bir temizlemek gerek önce. Yoksa ağaçların altında kurulan çadırdan denizi seyretmek ve o ağaçlara hamak kurmak fikri muhteşem. Sabah güneşine aldırmazsanız Yelken Kayalıkları’nın tam karşısına kamp atabilirsiniz. Zemin dümdüz kayalardan oluşuyor. Biraz meyilli o kadar. Kamp yapacaksak kamp alanında ne var ne yok bir bakalım o zaman.
- Tesis YOK. Ücretsiz kamp alanı
- Otel, Pansiyon YOK
- Çeşme YOK. Suyu fazla getirmelisiniz
- Wc YOK
- Restoran YOK
- Elektrik YOK
- Market YOK. Alışverişinizi en son Yeni Foça’dan yapmalısınız. En yakın yerleşim yeri 4,3 km uzaklıkta
- İnternet ve telefon sıkıntısız
Yelken Kayalıkları Karavan
Yelken Kayalıkları Karavan kampına uygun değil. Deniz kenarına inen bir yol yok. Arabamı bıraktığım yol üstünde karavana uygun yer yok ancak Yeni Foça ile Yelken Kayalıkları arasındaki yolda deniz manzaralı konumda parketmiş karavanlar gördüm.
Yelken Kayalıkları Ne Zaman Gidilir?
Yelken Kayalıkları’na ben her mevsim giderim ancak genele göre yazmam gerekirse; deniz için gidecekler Mayıs-Ekim arası gitmeli. Fotoğraf çekmek için dediğim gibi her mevsim gidilebilir.
Teşekkürler Yolun Bana Kazandırdığı İnsanlar
Bir saat kalırım diye gelip akşamı ettiğim Yelken Kayalıkları’ndan nerede kalacağım endişesi ile çıkıyorum. “Amaan ne olacak en kötü arabada yatarım” diye düşünürken Aliağa’da yaşayan gezgin arkadaşım aklıma geliyor. Onu arıyorum. Şansa o da o gün Bodrum’ geçmiş ama beni ısrarla arkadaşının pideci restoranına yolluyor. Zaten tüm gün yanıma yiyecek ve su almayı unuttuğum için açlıktan ölüyorum. Bir pide fena olmaz. Hakettik Bahar hanım
Aliağa’ya vardığımda akşam 22:00’yi buluyor. Ben pideciyi bulamayınca gelip beni alıyor. Yolda dayanamayıp arabada ne varsa atıştırdığımdan çok aç da değilim ama arkadaşım o kadar çok özendirdi ki hepsinden azar azar rica ediyorum tadına bakabilmek için. Bu arada sohbet ediyoruz. Nerede kalacağımı soruyor? bende nerede kamp yapabileceğimi. Biraz sonra diyor ki “lütfen bize buyrun”. Şaşırıp kalıyorum. Akyaka’da yaşadığım kötü deneyim sonrası taşta yatarım asla gitmem. Gezgin arkadaşım telefonda beni ikna etmeye yetmeyince telefonda eşiyle konuşuyorum ve birazda çekinerek gidiyorum.
Hangi kadın gecenin bir yarısı kocasını yanında bir kadınla eve alır? Demişti “benim eşim başkalarına benzemez” diye… Haklıymış. Çekinerek girdiğim evden sabahlara kadar sohbet ettiğim, nefis yemeklerini yediğim, hala arada bir telefonlaştığım bir arkadaş kazanıyorum. Gittikleri yerlerden bana fotoğraf atıyorlar. Yazımın bu kısmı bu güzel insanlarla tanışmama vesile olan gezgin arkadaşıma ve beni misafir eden muhteşem insanlara teşekkür ve minnet içerir. Allah sizin de karşınıza iyi insanlar çıkarsın.
Siz benim gibi pide yemeye gidip pidecide kalmayın. Benim kadar şanslı olmayabilirsiniz. Kamp yapmayacaksanız en yakın yer 4,3 km uzaklıkta Yeni Foça. Orada sayısız pansiyon otelden birinde yer bulursunuz. Aliağa’ya yolu düşen herkes mutlaka İnci Pide’ye gidip Özcan bey’in pidelerinden yesin. Pidecinin duvarlarındaki Özcan Bey’in sevgili eşi Akile Hanım’ın yaptığı tabloları görsün. Özel ricamdır.
İnci Pide Adres: Kültür Mah. 282 Sok. Aliağa. Telefon: 0232 616 67 66 İnci Pide Merkez Cami yanında. Ben sokak numarasıyla bulamadım. Navigasyon şaşırıyor. Araç bırakmak mümkün.
Foça Gezilecek Yerler
Buralara kadar gelmişken Eski Foça’yı görmeden dönemezsiniz. Eski Foça muhteşem ambiansıyla beni kendine hayran bırakan yerlerden bir tanesidir her zaman. Eski Foça gezilecek yerler bu yazıya sığmayacak kadar uzun. O yazıma şuradan ulaşabilirsiniz. Hayallerdeki küçük balıkçı kasabasına yerleşme fikriniz doğar belki. Oradaki Ali abime de selamlar.
Diğer Ege rotalarımı okumak için şuraya tıklayabilirsiniz.
İnstagram hesabımdan takip ettiniz mi? 😉 nerdesinbahar”
“Yalnızdın da fotoğrafları kim çekti” derseniz uzaktan kumandalı tripotumla çektim. Sosyal medyadan takip edenler artık en iyi yol arkadaşımı öğrendi. 😉
Keyifle…
2011’de tam zamanlı işinden istifa edip tutkusu olan seyahat etmeyi iş haline getirdi. 2017 yılından beri Hürriyet Seyahat’te gezgin yazar, 2018’den beri de blogunda yazılar yazıyor. Blog ilk etapta gazetedeki yazılarının arşivi olarak düşünüldü ancak daha sonra istediği gibi özgür yazmanın tadına vardı. Gezdiği yerler kadar yollarda tanıştığı, dokunduğu hayatlarında hikayesini yazıyor. Belki bir gün bir hikayenin kahramanı da siz olursunuz kim bilir?