Dünya da dokuz tane Pembe Göl var. Bunlardan bir tanesi de Türkiye de. Ezine de ki Dalyan Köyü’nde bulunan Pembe Göl sadece sıcak aylarda pembe oluyor. Göl bölge halkı tarafından tuz gölü olarak da biliniyor. Pembe Göl’ü duyduğumdan beri görmek için görmek için deli gibi bir istek duyuyorum. Yakınlarında olduğum anda da pembe olmasa bile gidip görüyorum.
Beni instagram hesabımdan takip etmeyi unutmayın. Hikayeler ve öne çıkanlarda çok şey anlatıyorum 😉
İnstagram: Nerdesinbahar
Yola Düşme Hikayesi
Kanyon eğitimlerim bittiğinde artık yaz da gelmiş oldu. En son eğitimden sonra da ayağımı sakatladığım için bir sonraki kanyon geçişi benim için hayal oldu. Tekneyi sattığımdan dolayı artık evde yaşıyorum. Yaşayamıyorum mu desek. Bir gece geliverdiler. Elime geçirdiklerimi bir bavula tıkıp kendimi yola salıverdim.
Aslında şöyle oldu. Birkaç haftadır evde sıkılıp uyuyamayan bir Bahar varmış. Bir gece yine uyuyamayınca sabahın köründe yola düşüvermiş. Nereye gittiği, nerede kalacağı, ne yiyeceği belli değilmiş. Yol onu Evreşe de ki Kocaçeşme köyündeki tanıdığı Derya Bey’in restoranı Balık Balık’a çıkarmış. Yunandakinden daha lezzetli bir menüsü varmış.
Biraz mola, sohbet ve kahvaltı sonrası Lapseki’den karşıya geçerken feribotun kaptanı Ali Kaptan’la tanışmış. Ali Kaptan feribotu kullanmasına izin vermiş. Feribottakilerin bundan haber varmıymış? Yokmuş bence. Sonra Lapseki Kumada’da bir mola vermiş. Orada ok tatlı Dilara ve annesiyle tanışmış. Yunuslarla yüzmüş, serinlemiş ve yola devam etmiş.
Masal gerçeğe dönsün artık. Çanakkale üzerinden Ayvalık‘a inmeyi hedefledim ilk etapta. Müziklerim, kendim ve neşem yollardaydık. Naviyasyon en fazla 5 saat verir bu yolu. Peki Bahar 20 saatte nasıl gitti? Yolda verdiği molalar, tanıştığı insanlarla biraz uzun sürmüş olabilir evet ama çok keyif aldığım gerçeğini değiştirmiyor.
Pembe Göl
Lapseki’den sonra kış aylarında bir gazete haberinden okuduğum pembe gölün peşine düşüyorum. Ezine’den Geyikli tarafına köy yollarına sapıyorum. Çalan müziklerim, masal gibi dönen rüzgar gülleri, sararmış otlarla başka bir diyara ışınlanmış gibi hissediyorum. Daracık bozuk yollarda çok fazla araç da geçmiyor. Öyle olunca da adım başı durup fotoğraf çekiyorum. Yolun ortasında arabayı bırakıp fotoğraf çekebilme özgürlüğüm var.
Bir çok köyden geçiyorum. Köy kahvelerinde adres soruyorum. Tek başına bir kadının neden pembe bir göl aradığını, Pembe Göl diye bir şey mi varmış bakışlarını tebessümle karşılıyorum. Durağan hayatlarına yeni bir mevzu kattığım için mutluyum.
Bu ufak göl, içerdiği yoğun tuzdan dolayı kırmızıya çalan bir renkteymiş. Halk arasında Tuz Gölü olarak da anılıyor Yani dünyada ki 8 pembe gölden biri Türkiye’de ve kalp şeklinde. İnternette ki haberlere inanmayın. İnternette ki bilgilerde marttan itibaren kırmızı renge büründüğü yazıyor ama gördüğünüz gibi haziran ayındayız ve pembe değil hala.
Gitmeden önce tabi ki muhtarlıktan tutun da Face gruplarına kadar aramadığım konuşmadığım kimse kalmıyor. Pembe renge sıcak aylar da ancak Temmuz ağustos aylarında kavuştuğunu gitmeden biliyordum. Yine de bu kadar yakına gelince gidip görmek istiyorum.
Pembe Göl’e Nasıl Gidilir?
Çanakkale’nin Ezine ilçesine bağlı Geyikli’den sonra ki Dalyan Köyünün içinden yukarıya çıkıyorsunuz. Köye beş dakika mesafede. Pembe göl dedikçe herkes şaşkın şaşkın bakıyor bana.
Dalyan Köyü’nün içinden yukarı çıkıp toprak yolda hep sağ yaparak bir beş dakika gittiğinizde göl solunuzda kalıyor. Bir tepenin üstünden aşağıda ki gölü seyrediyorum. Tabi ki rengi pembe değil. Çok rüzgarlı bir havaya denk geldim. Gerçi buralar hep rüzgarlıdır.
Yabani otlara dikkat edin. Bir spor ayakkabısı giyip göle inebilirsiniz. Benim ayağım sakat olduğundan hala ayakkabı giyemiyorum. Göl kenarındaki antik kalıntılar var. Burası eski bir yerleşim alanıymış eskiden. Alexdra Troas Antik Kentinin limanıymış.
Bir gün gelecek ve burası da kazılacak. Ortaya çıkacak şehri çok merak ediyorum. Bir tarafta uçsuz bucaksız deniz, diğer tarafta kalp şeklinde bir göl ve antik kalıntılar. Şuan pembe rengine denk gelemesem de bu pembe göl beni yine çağıracak biliyorum.
- Bu yazı günü geldiğinde güncellenmek üzere bir yola çıkış hikayesi olarak yazıldı. İnternetten pembe hallerini bulup yayınlamak istemedim. Kendi çekmediğim fotoğrafları hiç kullanmadım şimdiye kadar. Bir gün gelir pembe hallerini de fotoğraflarım.
2011’de tam zamanlı işinden istifa edip tutkusu olan seyahat etmeyi iş haline getirdi. 2017 yılından beri Hürriyet Seyahat’te gezgin yazar, 2018’den beri de blogunda yazılar yazıyor. Blog ilk etapta gazetedeki yazılarının arşivi olarak düşünüldü ancak daha sonra istediği gibi özgür yazmanın tadına vardı. Gezdiği yerler kadar yollarda tanıştığı, dokunduğu hayatlarında hikayesini yazıyor. Belki bir gün bir hikayenin kahramanı da siz olursunuz kim bilir?
Merhaba
Benim gibi pembe gölü merak eden var mı diyordum siz teksiniz ve ben şu an Küçükkuyu (Çanakkale) deyim temmuz ayındayız galiba ben gidicem
Bol bol resim atıcam iyi akşamlar
aaa ne kadar güzell. Merakla bekliyorum fotoğrafları. Ben yakalayamadım bakalım siz yakalayabilecek misiniz? Havalarda serin. Sıcak havada pembe oluyormuş