Frig Vadisi Nerede?
Frig Vadisi, Ankara, Afyonkarahisar, Eskişehir’in tümü ve Kütahya’nın büyük bir bölümüyle Konya, Isparta ve Burdur’un kuzeyinde kalan coğrafi bölgeleri kapsıyor. Eski zamanlarda bu alanın antik dönemdeki adıymış Frigya. Bölge adını bu geniş topraklarda bir uygarlık kurmuş olan Frigler’den almış. M.Ö 7ci yüzyılda burada yaşamışlar. En etkili oldukları bölge ise Afyonkarahisar, Eskişehir ve Kütahya illerinin kesiştiği nokta olarak biliniyor.
Frig Yolu Türkiye’nin üçüncü büyük doğa yürüyüş parkuru. Son zamanlarda Likya yolundan sonra en popüler trekking rotası bence Frig yolu. Bir türlü Likya Yolu’nu yürümeyi denk getiremeyince bende Frig Yolu‘nu yürüyeyim diyorum. Frig Yolu‘nu yürümeye giden pek çok trekking grubu var. Ben Kamptrek Erol Geygel hocamla gidiyorum.
Beni sosyal medya hesaplarımdan takip etmeyi unutmayın 😉 İnstagram: nerdesinbahar
Frigya Vadisi asıl adıymış. Bölgeden biri İnstagram’dan mesaj gönderip kızmıştı bana. “Neden Frig Vadisi yazıyorsun onun adı Frigya Vadisi ” diye. Ben tarihçi değilim. Herkes Frig Vadisi diyor. Ee ben de tabi. Bu konu hakkında bilgisi olan yorumlara yazarsa yazıyı güncelleyebilirim.
Frig Vadisi’ne Nasıl Gidilir?
Frig Vadisi 7 il sayısız ilçeden geçiyor. Sizin yürüyüşe nereden başlayacağınızla ilgili olarak Frig Vadisi’ne nasıl gideceğiniz de şekileniyor. Üç ayrı noktadan başlayabileceğiniz Frigya Yolu Yazılıkaya Midas Antik Kenti’nde birleşiyor. Biz yürüyüşe Sarıcaova- Gökbahçe parkurundan başlayacağız. Bunun için İstanbul’dan Eskişehir’e hareket ediyoruz. Trekking grubunun aracı belirlediği duraklardan katılımcıları topluyor. Gece yaptığımız yolculuktan 400 km 5 saat sonra Eskişehir üzerinden Seyitgazi’ye ulaşıyoruz önce. Artık sabah olmuş kahvaltı zamanı gelmiş. Bir kısmımız yanında getirdiğini, bir kısmımızda oradan aldıklarını bir kahvede oturup yiyor. Sıra geliyor Seyitgazi’yi gezmeye.
Seyitgazi Eskişehir’e 43 km uzaklıkta yer alan küçük şirin bir ilçe. Battal Gazi’yi bilmeyen yoktur. İslamiyetin Anadolu’ya yayılma sırasında Bizans İmparatorluğu’na karşı verilen mücadelede şehir düşen Battal Gazi’nin türbesi burada bulunuyor. Seyitgazi ilçesine tepeden kocaman bir külliyenin içinde. Adına iki adet destan yazılmış. Evliya Çelebi ünlü kitabında yer vermiş. Sabah 9’da açılıyor türbe kısmı. Biz gittiğimizde daha saat 9 olmamıştı ve yürüyüşe geçeceğimiz için bekleyemedik.
Frig vadisi’ne Hangi Mevsim Gidilir?
Bulunduğu konum itibariyle Frig Yolu’nu yürüyenler ilkbahar yada sonbaharı tercih ediyorlar. Yazın çok sıcak, kış aylarında ise kar ve soğukta yürümek pek keyifli olmaz kanaatindeyim. Ben de Nisan ayında gitmiştim. Gerek kamp, gerekse yürüyüş için en keyifli zamanlar…
Yazılıkaya’yı ziyaret saati olarak tavsiye edilen ise gündoğumu saati. Kaya doğuya baktığı için doğan güneşin ışıkları kayaya vuruyormuş ve kırmızı bir hal alıyormuş. Gün ilerledikçe sararıp gece karanlığına gömülüyormuş. Ben Frig Vadisi’ni yürümek için gittiğim için ve de kalabalık olduğumuz için bunu deneyimleyemedim ama siz neden yapmayasınız.
Frig Yolu Kaç Km?
Frig Vadisi, Selçuklu ve Bizans uygarlıklarına ait özgün eserleri görebileceğiniz, aynı zamanda Frig Vadisi’nin sıradışı dokusu ve dinlendirici atmosferini hissedebileceğiniz harika bir yürüyüş parkurudur. Frig Yolu, Friglerin hüküm sürdüğü Ankara, Afyonkarahisar, Eskişehir ve Kütahya illeri arasında kalan bölgeden geçerek Yazılıkaya’da birleşiyor. Üç ayrı noktadan başlayabileceğiniz Frigya Yolu Yazılıkaya Midas Antik Kenti’nde son buluyor.
Frig Vadisi günümüzde bölgeyi gezmek isteyen ziyaretçiler için oluşturulmuş yürüyüş ve bisiklet yolu. Yol bir hayli uzun ve zorlu. Frig Yolu’nun toplam uzunluğu 506 km. Bu yol uluslararası standartlarda kırmızı-beyaz renklerle işaretlenmiş yani haritalandırılmış durumda. Rota başlangıç ve bitiş noktalarında bilgilendirici tabelalar, önemli kavşaklarda da yön tabelaları bulunuyor. Bu işaretlere dikkat ederseniz kaybolmuyorsunuz.
Bu yolun tamamını tek seferde yürümek zorunda değilsiniz. Bizim yaptığımız gibi parça parça yürüyebilirsiniz. Hepsini birden yürüyeyim derseniz iyi bir kondisyona ve bolca zamana ihtiyacınız olacak. Frig Yolu’nun tamamını yürümek 15-20 günde ancak bitermiş. Tabi o da iyi yürüyorsanız.
Sarıcaova-Gökbahçe Parkuru
Sabah 9 civarı Sarıcaova’dan yürüyüşe başlıyoruz. Düz çayırlardan yürüyoruz önce. Frig Yolu tabelaları ve ara ara taşlara boyanmış kırmızı beyaz işaretler görüyoruz. Yürüyüş parkurunda kaybolmamamız için bunlar. Grup temposunu rehberimiz Erol Hocam ayarlıyor. Ben yine sonlardayım. Çiçeği, böceği seve seve, yeni açmış çiçekleri koklaya koklaya, fotoğraf çeke çeke geliyorum. Biraz da botum ayağımı acıtıyor tabi. İlk başta düz çimenlik alanlardan geçiyoruz. Emre Gölü’nün kenarından yürüyoruz.
Sonra ağaçların arasına dalıyoruz. İniyoruz çıkıyoruz. Dere kenarında mola veriyoruz. Mola yerinde trekkinglrin ayrılmaz parçası bir köpek hemen bir yerden çıkıveriyor. Onu besliyoruz. Yolumuzun üstünde karşımıza çıkan tarihi esere tırmanıyoruz. Şen şakrak gül oynaya 13 km yolu yürüyoruz. Yürüyüş Gökbahçe’de bitiyor. Köy meydanında kısa bir molanın ardından kendimize kamp alanı aramaya başlıyoruz. Orası mı burası mı derken ağaçların arasında bir çayır buluyoruz. Hakikaten çok güzel bir kamp alanı.
Frig Vadisi Kamp
Frig Vadisi’nde köyleri ve çevreyi rahatsız etmeden istediğiniz yere kamp atabilirsiniz. Benim çadırım kolay kurulanlardan. En sevdiğim şeyde bir dakikada çadırı kurup sonrasında diğerlerinin hazırlıklarını seyretmek. Yine farklı olmuyor. Biri tekerlekli koca bavulla gelmiş mesela. İçinden kocaman bir battaniye çıkıyor. Bunları küçümsemek için yazmıyorum. Herkesin ilk başladığında kamp malzemesi tam olmuyor zaten. Bilmeyedebilir. O an şakalaşıyoruz bu konuyla ilgili. Bunları getirende farkında zaten ama o an o varmış. Onları alıp gelmiş.
Sonra bütün gece yol gelip ardından yürüyüşe geçtiğimiz için kendimi yorgun hissedip çadıra uyumaya gidiyorum. Saat 9 gibi kalktığımda kocaman bir ateş yanmış, yemekler yenmiş, herkes eğlencenin dibine vurmuş bir grup buluyorum. Hemen ateşte arkadaşımla birşeyler hazırlıyoruz. Çalan müzikler yeri göğü inletiyor. Bir ara ateş arşa değiyor. İyi ormanı yakmadık. Bu tarz sportif aktivitelerde alkol alınması yasaktır ama bu daha relaks bir yürüyüş olduğu için yasak konmamış. Herkeste etkisi de başka oluyor tabi. Eğlenceye erken başladıkları için erkendende uyuyorlar ve en sevdiğim şey bana kalıyor. Ne o? Tabiki sadece ateşin çıtırtısı, yıldızlı bir gökyüzü ve ateşin sıcaklığı. Benim için terapi gibi.
Sabah uyanıp kahvaltı edildikten sonra grup ikiye ayrılıyor. Yürümek istemeyenler ve yürüyecek olanlar. Ben yürüyemiycem çünkü bir gün önce bot ayağımı yara yaptı. Adım atamıyorum. Sandaletleri ayağıma geçirdim. Öyle dolanıyorum. Yürüyecek olan grup Gökbahçe’den Yazılıkaya’ya 17 km yürüyecek. Bu 17 km’nin 4 km’si Yazılıkaya’nın bulunduğu antik bölüm. Eğer yürüseydik patika yolları takip ederek Oynaş Köyü’ne varacaktık. Ekili arazilerden, geniş ovalardan ve derelerden geçerek 1300 metrelik aşıtı aşıp Gökçegüney’e varacaktık. Diğer grup hafif dağlık bu yolu aşacak ve Yazılıkaya’ya da bitirecek.
Biz ise araçla geze geze Yazılıkaya’ya gidiyoruz. Yolumuzun üstünde Yapıldak Asar Kalesi‘ne uğruyoruz. Mevsim itibariyle bahar olduğu için zirai alanlar ekilmiş ve o ekinler yemyeşil manzaralar sergiliyor. Doğa uyanıyor. Çiçek, böcek neyi beğeneceğini şaşırıyor insan.
Frig Vadisi Yazılıkaya
Yazılıkaya, Eskişehir’de Han ilçesinin Yazılıkaya köyünde bulunuyor. M.Ö 7-8 yy da yapıldığı tahmin edilen Midas Yazılıkaya, Friglerin dini merkezi konumundaymış. Yazılıkaya mimarisi öyle etkileyici ki insan gözünü alamıyor. Bu kayanın üstündeki yazılardan biri “MİDAS” yazısına benzediğinden şehir Midas Kenti olarak da adlandırılıyor.
Volkanik bir kaya üzerine işlenen anıtın yüksekliği 17metre, genişliği de 16,5 metre. Anıtın üç yazıttan oluşan işlenmiş yüzeyi ise 280 metrekare ölçülerinde bulunuyor. Köyün içerisinden yürürken uzaktan anıtı görebiliyorum. Gerçekten çok heyecan verici olduğunu söyleyebilirim. Yazılıkaya girişinde herhangi bir ücret ödemiyorsunuz. Demir bir kapıdan geçiyoruz. Akşamları kapatılıyormuş.
Midas Anıtı tüm ihtişamıyla içeri girer girmez sizi karşılıyor. Fotoğraf çekmek pek kolay olmuyor. O anki makinamın kadrajına sığmıyor, taşıyor. Yazıları okumaya çalışıyorum. “Baba” yazıyor diye sesleniyorum. Anıt artık yıpranmaya başlamış. Kolay değil. 3 bine yaklaşan asırdır ayakta duruyor. Ne felaketler atlatmış kimbilir. Girişte restorasyonda olduğu yazıyor ama herhangi bir çalışma yok.
Sonra 4km’lik antik şehirde dolaşmaya başlıyoruz. Herkes sağdan gidiyor biz ise soldaki yoldan. Bence doğru yapmışız. Sağdan gidenler antik şehrin içindeki daracık dik merdivenleri tırmanmak zorunda kaldılar. Biz ise o merdivenleri indik sadece. Antik Kenti’n içinde daha bitmemiş başka bir Yazılıkaya daha var. Ne oldu da yarım kaldı diye düşünüyor insan. Normalde 1 saatte dolaşabileceğimiz antik kentte biz daha fazla zaman geçiriyoruz. Bence çokda güzel oluyor. Biz çıkarken sabah yürüyüşe geçen arkadaşlarım geliyor. Bizde köyün içinden geçip çay içebileceğimiz, birşeyler yiyebileceğimiz Hıçın Evi‘ne geçiyoruz.
Yazılıkaya’da Ne Yazıyor?
Frig Vadisi fotoğrafları gözümüzün önüne geldiğinde en önemli eser olarak Yazılıkaya gelir. Günümüze kadar henüz Yazılıkaya’nın üzerinde ne yazdığını çözebilen olmamış. Çözüldüğü zaman pek çok tarihi bilginin yeniden yazılacağından bahsediliyor.
Kayanın üstüne baktığımda kolayca okunabilen “BABA” ve “ATES” yazılarını görebiliyorum. Bunlar bizim kullandığımız Latince alfabesinde yazılmış. Devamı Yunan alfabesine benzeyen şekilde devam ediyor. Böylesi volkanik bir taşın üstüne kazınacak kadar önemli bir şeyler yazılmış ama kimse okuyamıyor. Meraktan çatlamazda insan ne olur. Midas Anıtı yani Yazılıkaya tüm gizemini nerdeyse 3 bin yıldır gizliyor. Belki bir gün birisi çözebilir. Eski
Eskişehir Yazılıkaya Efsanesi
Friglerin en efsanevi kralı Midas’mış. Çok az insanda görülen kulaklarda asimetri hastalığı ile doğmuş. Uzaktan bakıldığında kulakların biri aşağıda biri yukarıda gözükürmüş. Kral Midas’da bundan çok utandığı için kafasına hep bir şey takıp dolaşırmış. Halk onun kulaklarını hiç görmediği için eşek kulakları var diye dalga geçermiş. “Midas’ın kulakları eşek kulakları” sözünü bilirsiniz. Tabi bu efsanelerde böyle anlatılmıyor. Apollon tarafından cezalandırılıp kulaklarının eşek kulağına çevirildiği anlatılıyor. Birde dokunduğu herşeyi altına çevirdiğini. Bunların hepsi efsane tabi. Belki de o devirde yaşanıyordu böyle şeyler. Kim bilebilir ki bunu?
Frig Vadisi Tabiat Parkı
Frig Vadisi Tabiat Parkı, Akdere mevkii Bayramaliler Köyü İhsaniye/Afyonkarahisar adresinde bulunuyor. Girişi ücretsiz. 55 hektar büyüklüğündeki Frig Vadisi Tabiat parkı haftanın 7 günü açık.
Frig Vadisi
Frig Vadisi’nde görebileceğiniz diğer Friglerin eserleri ve adları şu şekilde listelenmiş:
Yazılıkaya Midas Anıtı’nın yanı sıra Afyonkarahisar sınırları içinde bulunan Köhnüş Vadisi’nde bulunan Aslantaş, Yılantaş ve Maltaş; Döğer yakınlarındaki Aslankaya, Burmeç Anıtı, Büyük ve Küçük Kapıkaya önemli Frig anıtlarıdır. Bunların dışında Ayazini, Kümbet, Yazılıkaya ve İnli civarlarında birçok Frig eseri vardır. Friglerin ardından Roma, Bizans, Selçuklu ve Osmanlı egemenliği altına giren bölgede bu dönemlere ait eserlerin bir kısmı günümüze kadar gelmiştir. Kümbet köyünde Solon’un Mezarı, köye adını veren Selçuklu eseri Himmet Baba Kümbeti bulunmaktadır. Bizans döneminde adı geçen Seyitgazi’de (Nakoleia) Seyyid Battal Gazi Külliyesi ve ayrıca Ayazini köyünde Frig eserlerinin yanı sıra Bizans ve Roma dönemine ait eserler bulunmaktadır.
Frig Vadisi Tekerlek İzleri ve Afyon Frig Vadisi palet izleri de oldukça popüler… En çok fotoğrafı çekilen, en çok ziyaret edilenler arasında. Tek seferde hepsini yürüyebilmem ve gezebilmem mümkün olmuyor. Ufak ufak evimize doğru dönüşe geçtiğimizde artık buraya tekrar geleceğimi ve tarihin izini süreceğimi biliyorum.
İnstagram hesabımdan takip ettiniz mi? 😉 nerdesinbahar
Diğer yürüyüş rotalarıma şuradan ulaşabilirsiniz.
2011’de tam zamanlı işinden istifa edip tutkusu olan seyahat etmeyi iş haline getirdi. 2017 yılından beri Hürriyet Seyahat’te gezgin yazar, 2018’den beri de blogunda yazılar yazıyor. Blog ilk etapta gazetedeki yazılarının arşivi olarak düşünüldü ancak daha sonra istediği gibi özgür yazmanın tadına vardı. Gezdiği yerler kadar yollarda tanıştığı, dokunduğu hayatlarında hikayesini yazıyor. Belki bir gün bir hikayenin kahramanı da siz olursunuz kim bilir?