Yazd çölün ortasına kurulmuş, kumlardan fırlamışçasına bir labirent şehir. Yazd, Zerdüşt dininin merkezi olan şehir. Yazd bir masal diyarı. O bir o birrrr diye Beyaz Show’daki Beyazıt Öztürk gibi bir giriş yapasım geldi. Öyle sevdim Yazd’ı. Benim için çok özel bir yerdi İran’da ve beni hiç hayal kırıklığına uğratmadı. Hadi başlayalım. Yazd’de ne umdum? Ne budum?
Beni sosyal medya hesaplarımdan takip etmeyi unutmayın 😉 İnstagram: nerdesinbahar
Bu yazıda Yazd içine ve Yazd’e yakın yerlerde görülecek yerleri okuyacaksınız. Uzun uzun yazmadan önce kısa bir listesi elinizde olsun diye aşağıya listeledim. Belki çıktısını almak isteyen olur.
Yazd içinde görülecek yerler:
- Amir Çakmak Meydanı ve Komplexi
- Yazd Jameh Cami, Cuma Mescidi
- Dowlat Abad Bahçesi, Rüzgar Kuleleri
- Dahme, Sessizlik Kuleleri
- Fahadan
- Zerdüşt Tapınağı, Zoroastrian Fire Temple
- Yazd Su Müzesi
- Yazd Çöl Turu, Bafgh Çölü
- Alexander’s Prison, İskender’in Hapishanesi
Yazd’e yakın araç kiralayıp gideceğiniz görülecek yerler;
- Chak Chack, Shrif-Abad Zoroastrian Association
- Meybod
- Meybod İcehouse, Meybod Buzhane
- Karanaq Köyü, Khanaragh
Ben size listeyi yaptım. Yazı, kendi geziş sırama göre olacak tabiki.
Yazd
Yazd eyaletinin yönetim merkezi, Zerdüştlük dinin merkezi gibi onu diğer şehirlerden ayıran özellikleri bulunuyor. Yazd’in çölün ortasında yerden fırlamış gibi duran kumdan evleri, labirent gibi sokakları, Yazd akşamlarında çatılarından bu eşsiz ve mistik şehir manzarası ile keşfetmemizi bekliyor.
Yazd Nerede?
İlk önce Yazd Nerede? ona bakalım. Yazd tamda İran’ın orta yerinde bulunuyor. 5000 yıllık tarihi ile mutlaka görülmesi gereken bir yer. Eğer İran’a turla gitmişseniz Şiraz İsfahan arasında bir gece konaklarsınız. Hızlı bir şekilde gezersiniz. Bence Yazd’e çok büyük haksızlık.
Tahran-Yazd Arası Kaç km? Tahran-Yazd arası yaklaşık 622 km ve yaklaşık 7 saat sürüyor. Biz nasıl gitmişiz bir bakalım.
Yazd Nasıl Gidilir?
“Ne çok çığlıkların silemediği,
Zaten yok bir tren penceresinde
Sen benim hiç bir seyimsin” der Ahmet Kaya ve ne de güzel söyler. Aslında Kaşan’dan Esfehan’a geçmemiz gerekiyordu ama benim tren sevdama yolu uzatıp Kaşan-Yazd arasını trenle geçtik. Çünkü Esfehan’ın saatleri pek uymuyordu ve yol sadece 2 saat sürüyordu. Üstelik gecenin 2’sinde İsfahan’da olacaktık. Gece hiç bir şey göremeyecektik. Bizde Yazd’e geçmeye karar verdik haliyle. Biz kara tren bekliyorduk ama çok konforlu bir hızlı tren geldi. Olsundu. Kişi başı 35 bin tümen verdik (2018). Bu kadar kısa sürmesine üzüldük” demişim o zamanki İnstagram paylaşımımda. Bence Yazd için güzel bir başlangıç olmuş.
Kaşan’dan Yazd’e trenle geçiyoruz. Biletleri almamıza Kaşan ev sahibimiz Ebu Fazl yardım ediyor. Yoksa kendimiz çok zor alırdık. İran takvimi ile bizim kullandığımız takvim farklı. Uçak, otobüs biletlerimizi çok kolay alırken enteresan bir şekilde tren biletinde hep zorlanıyoruz.
Yazd’e Türkiye’den direkt uçak bulunmuyor. Tahran’dan, Bandarabbas’tan ya da Şiraz’dan İran havayollarını kullanarak gelebilirsiniz. İran havayolları çok ucuz.
Yazd Konaklama, Qaskai Hostel
Yazd tren istasyonuna geldiğimiz gibi Snapp’ten bir taksi çağırıp doğruca Qaskai Hostel‘e gidiyoruz. Yazd biraz turistik olduğu için Couchsurfing’de zorlanıyoruz. Aslında biraz zorlayınca bir yer bulmuştuk ama Qaskai Hostel’i çok önerdiler. Biz de pek üstelemiyoruz. İran’da “birde hostel deneyelim” diyoruz. Hem de Qaskai Türklerinin işlettiği bir hostel. Yazd şehrinde, şehrin göbeğinde Qaskai çadırı kurmuş sahibi Ali Mehrara.
İran gezi grubuna yazdığımda hemen bizimle iletişim kurmuştu zaten ve geleceğimizden haberi vardı. Taksici bizi direkt hostele götürüyor. Ali Mehrara o an yok ama kardeşi Ali Rıza orada ve hemen bize sofra donatıyor. Şehrin içinde kurulmuş, duvarların ardında bir Qaskai çadırında yiyip içiyoruz. Bize Qaskai Türklerinin yaşadığı gibi bir oda veriyorlar. Yine yer yatağında yatacağız. Bize İran’da yatakta yatmak nasip olmayacak ben anladım.
Siz daha konforlu yerler arıyorsanız büyük otellerde bulunuyor. Her bütçeye ve konfora göre yer bulmak mümkün. Qaskai Hostel kişi başı 100 bin Tümen ödüyoruz.(2018)
Amir Çakmak Cami, Amir Chakhmaq Moque
Çantalarımızı hostele attığımız gibi kendimizi Yazd sokaklarına atıyoruz. İlk durak Amir Çakmak Camii. Yazd’in simgelerinden olan camide fotoğrafı olmayan kimse yok sanırım. İran’ın en büyük camilerinden biri bu Amir Çakmak Camii. İçinde yer aldığı meydana da adını veren Amir Çakmak Camii içinde tekke, kervansaray, çeşme, hamam ve alışveriş yerleri bulunuyor. 15. yüzyılda Timur İmparatorluğu döneminde Yazd Valisi Amir Chakhmaq tarafından inşa edilmiş. Bu caminin içini gezmiyoruz. Dışarıdan önündeki havuzla birlikte çok güzel gözüküyor.
Yazd Su Müzesi
Amir Chakhmak meydanının kuzeyinde yer alan Su Müzesi’nin yapımı 1266-1269 yılları arasında sürmüş. Su İran için çok önemli bir şey. Hep su depoları, buz küpleri gezeceğiz bol bol Yazd’de. Yer altına açtıkları su kanallarıyla suyu serin tutmanın yolunu da bulmuşlar.
Fahadan
Çölün ortasında kendiliğinden çıkıvermiş gibi duran kumdan evler, bu evlerin yüksek yüksek duvarları ve bu koridor gibi labirent sokaklar… İşte Yazd işte Fahadan. Hangi sokakta nereye gittiğinizi bilmeden dolaşırken karşınıza çıkan çok güzel sokaklar başka zamanlara ışınlıyor insanı. Akşam üstünün serinliğinde yapılacak en güzel şey bence.
Yazd Jameh Cami, Cuma Mescidi
Fahadan‘da dolaşa dolaşa upuzun minareleri olan bir camiye varıyoruz. Kafanı kaldır kaldır bitmiyor. O zaman böyle geniş kadrajlı fotoğraf çeken telefonlarda yok. Çek çekebilirsen. İçi de dışı kadar gösterişli ve de güzel olan cami Cuma Mescidi‘ymiş. İran’ın en büyük camilerinden ve de en uzun minareli camisiymiş. Kadrajlara sığmaması da bundanmış. Tam 48 metre uzunluğunda ve de 6 metre genişliğinde bir minareden bahsediyorum.
1324 ile 1365 yılları arasında inşaa edilen cami Büveyhoğulları döneminde yapılmış. İran’ın 14’cü yy’dan kalma en seçkin yapılarından biri ve de ibadete açık. Biz gittiğimizde de içeri namaz kılanlar vardı. Mihrabı 1365 yılından kalma, içi mozaiklerle süslü, giriş kapısı masmavi çinilerle kaplı İran mimarisinin Azeri etkisiyle yapılmış muhteşem camisi. Caminin içindeki gamalı haç desenleri, sonsuzluğu, ölümü ve doğumu simgeliyormuş.
Yazd Çöl Turu, Bafgh Çölü
Caminin kapısında otururken telefonuma mesaj geliyor. Couchsurfing üzerinden yazıştığım çocuklardan Mohsen bizi çöle davet ediyor. Kişi başı 50 Tümen ücret istiyor. Mohsen’le kısa bir yazışmadan sonra çölde gün batımı fikri çok cazip geliyor ve “gel bizi al” diyoruz. Bir arabada bir Hintli, bir Fransız, bir İranlı ve iki Türk çöl yoluna düştüğümüz de nereye gittiğimizi merak etmedik değil. Fıkra gibi. Giderken de Tahran konsolosluğunda çalışan Şeyda’ya not yazmayı ihmal etmiyorum. Ne olur ne olmaz değil mi?
Bafgh Çölü Yazd’e çok uzak değil. Gün batımına da çok az kalmış. Son sürat güle oynaya çöle varıyoruz. Çölde jipler vızır vızır dönüyor. Bizim bindiğimiz araç çölde gitmeye müsait değil. Bizi aşağıda bırakıyor ve biz kum tepelerine doğru tırmanmaya başlıyoruz. Yoldaşım Selda bu yokuşu tırmanırken zorlanmadı değil. Kumda yürümek hepimiz için zorken koşuyoruz gün batımı için.
Tepeye vardığımızda güneşin battığı yönde göller görüyoruz. Çöl ve göl bize çok enteresan geliyor. Sonradan öğrendiğimize göre suyu suni olarak dolduruyorlarmış. Gayet de göl diye yedik biz. Aman olsun. Güzel gözüküyor. Çölde hicap yani örtünme de pek uygulanmıyor. Baş örtülerimiz kaymış, çoğu kişi çıkarmış. O sırada yanıma gelen bir kadının baş örtüsüne bayılıyorum. “Tahran’dan aldım” diyor. “Eee bizde gittik Tahran’a. Görmedik hiç” deyince çıkarıp bana hediye ediyor. En güzel anılarımın hatırası olarak saklıyorum şimdi. Ne zaman baksam o güne götürüyor beni. Bana şalını hediye eden Samira, oradaki herhangi biri iken, belki de birbirimizden bi haber olacakken, birden bire hayatımda bir anı, bir gülümseme olarak yerini alıyor.
Birileri çay ikram ediyor. Birileri kum tepesine çıkardığı jipte fotoğraflarımı çekiyor. Gün nazlana nazla o göllerin üstünde bir batıyor ki sorma gitsin. Beni yak kendini yak her şeyi yak şeklinde veda ediyor bize. Akşam serinliği çökerken gitme zamanı da geliyor. Aracımıza doğru yürürken ateş yakmış eğlenen insanlar görüyoruz. Meğer gece turları da oluyormuş çöle. Daha önce bilseymişim bir gecemizi çölde geçirebilirmişiz. Artık bir dahaki sefere. Öyle güzelki İran ve İran’daki insanlar çok mesudum be hocam. Yol benim evim, ben evimdeyim…
Yazd Şah Neşi Restoran
Mohsen ve garip ekibimiz Yazd’e döndüğümüzde hava artık kararmış, bizde acıkmışız. Mohsen bizi Şah Neşi Restoran‘a götürüyor. Kapısında şelaleyle karşılıyor bizi restoran. İçerisi mağara konseptinde. Mağara döneminden kalmış gibi. Tam benlik değil de ne? Fiyatları biraz normalin üstünde ama ambiansı çok güzel. Nedense orada yemek yemiyoruz. Yemekleri denemedik ama ambiansı için siz bizim yerimize gidip yiyin.
Qaskai Gecesi
Yol arkadaşlarımıza veda edip Qaskai Hostel‘e gidiyoruz. Qashkai Hostel’in sahibi Ali Mehrara ve kardeşi Ali Rıza bizim için bir Qashkai gecesi düzenliyor. Qashkai kadınlarının giydiği elbiselerden giydiriyorlar bize. Kendileri de Qashkai erkeklerinin giydiği kıyafetleri giyiyorlar. Meğer benim çok beğendiğim şapkayı erkekler takıyormuş. Kırgızistan’da da erkeklerin giydiği şapkaya bayılmıştım. Bir terslik var ama hadi neyse… Qashkai şarkıları açıp Qashkai dansları öğreniyoruz. İran’a geldiğimin 9’cu gününde bir danslar, bir müzikler, bir eğlence bir eğlence… Aman sabahlar olmasın.
Yazd’e yakın araç kiralayıp gideceğiniz görülecek yerler;
Sabah erken kalkılacak ve Yazd çevresindeki yerler gezilecek. Uzak yerlere arabayla girmek gerekiyor. Toplu taşıma yok. Sabah 9 akşam 9 tüm gün sürecek bir yol. Bunun için şoförlü bir araç kiralıyoruz. Tüm gün şoförlü bir araç kiralama ücreti 250 bin Tümen (2018). Farsça’dan başka dil bilmeyen bir İranlı ile anlaşmak neredeyse imkansız olduğu için hostelin sahibi Ali Mehrara’da bizimle geliyor. Ali Mehrara çok iyi Türkçe konuşuyor. Zaten kendisi bir Qaskai Türkü.
Zerdüştlük Dini ve İran
Chak Chak‘ı anlatmaya başlamadan önce, bilmeyenler için, Zerdüştlük’ün ne olduğunu kısaca anlatmalıyım ki Chak Chak neymiş? neden gidiyormuşuz? bir anlam kazansın.
Dünyanın ilk tek tanrılı dini 3500 yıl önce ortaya çıkan Zerdüştlük Dini. Günümüzde yok denilecek kadar az kalmış bu dine mensup insanlara İran’da çok büyük saygı var. Sebebi de, İran’ın gerçek dünü olarak görülmesi. Dünyada pek çok ülkeye dağılmış Zerdüştler için Yazd çok özel. Çünkü Yazd Zerdüştlük dininin İran’daki en önemli merkezi konumunda. Zerdüştlük dininde ateş, su ve toprak kutsaldır ve en önemlisi de ateştir. Bu sebeptendir ki tarihler boyunca ateş hiç sönmeden yansın diye ateş tapınakları yani ateşgahlar yapmışlar. Bunlardan birini Tahran‘da görmüştük. Bir diğeri de Yazd’de bulunuyor. Oraya da gittik ama sırasıyla yazdıkça ona da sıra gelecek.
Yazd’de Zerdüştlük’e dair diğer kutsal bölgeler Sessizlik Kuleleri ve Chak Chak. O zaman Chak Chak ile başlayalım.
1. Chak Chak
Yazd-Chak Chak arası kaç km? Chak Chak’a varabilmek için çölde 70 km yol yapmak gerekiyor. Yol hakikaten kartpostallık görüntüler sergiliyor. Çölün bitiminde, dağın dibindeki uçurumda yapılan tapınağın en önemli özelliği içinde bulunan mağarada devamlı bir suyun damlaması. Chak Chak giriş ücreti turistlere 10 Tümen, İranlılara bedava.
Chak Chak Zerdüştler’in hac yeri. Her sene 14-18 Haziran tarihlerinde dünyaya dağılmış tüm Zerdüştler buraya hac için geliyor. İnançlarına göre tapınağı gördükleri an, bindikleri araçtan inip, geri kalan yolu yürümeleri gerekiyor. 4 gün boyunca bembeyaz giyinip ibadet ediyorlarmış. O zaman burası dışarıya kapanıyormuş.
Efsaneye göre İslam öncesi Pers hükümdarının ikinci kızı Nikbanou (Ali Mehrara bize Fars Banu diye anlatıyor) araplardan korkup kaçmış. Dağ ikiye yarılmış ve prensesi saklamış. Bir daha bulunamamış. Onun anısına buraya bu ibadethane yapılmış.
Çok dik merdivenlerden tırmandıkça tırmanıyoruz. İnsanın iflahı kesiliyor. En tepede bir mağara var. İki büyük bronz kapı yapıp örtmüşler açık kalan yerlerini. Bu mağara insan eliyle yapılmış ve duvarları mermerle kaplanmış. İçinde devamlı yanan ateşten duvarlar kararmış. Ayakkabılarınızı kapıda bırakıp terlikle giriyorsunuz çünkü içerisi ıslak. Mağaranın tepesinden damlayan bir su var.
Efsaneye göre Prenses Nikbanou’nun göz yaşları olduğu düşünülüyor. Tapınağın içinde kocaman bir ağaç var. Onunda prensesin bastonu olduğunu söylüyorlar. Bu su çak çak sesi çıkardığı için tapınağın adı böyle olmuş. Asıl tapınak burası. İlk girdiğinizde tırmandığınız merdivenler halkın hac için geldiğinde kalabilmesi için yapılmış binalar. Halk buraya piknik yapmaya gelmiş. Binanın katlarında piknik yapıyorlar. Buna çok şaşırıyoruz.
Çok mistik bir yer gerçekten. Tapınağın içinden dışarıdaki dünyaya bakmak, o dağları, aşağıda kıvrılan yolu seyretmek hepsi çok mistik ve özel benim için.
2. Kharanaq
Kharanaq “güneşin doğduğu yer” anlamına geliyor. Yazd’ın kuzeyinde, Yazd’e 70 km uzaklıkta bulunan Kharanaq tam 4500 yıllık bir şehir ya da şehirden geriye kalanlar. Bir yanı dağlarla diğer yanı çöllerle çevrili Khanaraq‘da çoğu bina tamamen yıkılmış ve harap durumda. Ancak Kaçar döneminden kalan cami, 17ci yy’dan kalma sallanan bir minare ve şehrin kervansarayları yeniden inşa edilip ziyarete açılmış.
Kharanaq’a giriş ücretsiz. Bizi gezdirenlerde buraya ilk defa gelince tüm antik şehirlerde başıma gelen burada da geliyor ve biz ana kapı yerine rast gele bir yerinden dalıyoruz içeriye ve o an bunu bilmiyoruz bile. Kil ve çamurdan yapılmış yıkıntıların arasında dolaşırken insan korkuyor. Ne demeye ana kapıyı bulamadık da en harap evlere girip tepelerine çıktık bilmiyorum. İyi yıkılmadı, göçmedi oralar.
İnsan bilmeden gezince başı kesik tavuk gibi dolanıyor işte. Bizi gezdiren İranlılarda sayemizde oraları görmüş oluyor. Siz gittiğinizde ana kapıyı napıp edin bulun. Biz çıkarken gördük. Oradan girip önemli yerlerini gezin. Khanaraq’da gezmeniz ve görmeniz gereken yerler, Kharanaq Kalesi, Kharanaq Köprüsü, Sallanan minare, Kharanaq Kervansarayı, Kharanaq hamamı ve Kharanaq camisi
3. Meybod
Meybod eski İran’ı yaşayabilmemiz için gittiğimiz ama genelinde koştuğumuz bir yer oldu bizim için. Bir sürü yere gitmek için kiraladığımız taksi yolu bilmeyip bir aşağı bir yukarı bize vakit kaybettirince yetişebilmek için koşuyoruz. Meybod sokaklarında salınamıyoruz şöyle gönül rahatlığıyla ama Meybod Kalesi‘ni, buz hanesini ne varsa geziyoruz hızlıca.
Meybod Kalesi giriş ücreti 10 Tümen (2018) Bahçesine devasa bir İran halısı mozaiği yapılmış. Bayılmamak elde değil. Kalenin tepesine çıkınca tüm Meybod ayaklarınızın altına seriliyor. Seyri doyumsuz oluyor.
Meybod’da eskiden güvercin besleyip gübresini kullanıyorlarmış. Şimdilerde yapılmıyor ama güvercin beslenen yapıların bir tanesini düzenlemişler. Çok güzel bir yapı olmuş. Normalinde kokudan durabileceğimizi sanmıyorum. Güverciliğin giriş ücreti 2,5 Tümen. Almasalar da olurmuş.
Oradan koşa koşa buz haneye gidiyoruz. Eski dönemlerde yaz ayları için içine kar konuluyormuş ve bu buz hane dedikleri dev toprak küp buzu muhafaza ediyormuş. Dev bir küpün içine giriyoruz. Güliver Devler Ülkesinde’yi orada bizzat yaşıyoruz. Çok enteresan bir deneyimdi. Gün bitti mi? Tabiki hayır. Hadi koş koş en önemli yere. Dahme’ye…
Dahme (Yazd içinde)
Sessizlik Kuleleri İran’da görmek istediğim yerlerin başında geliyordu. Yazd’ın neredeyse içinde kalıyor. Biz bütün gün oradan oraya koştuğumuz için son yirmi dakika yine koşarak giriyoruz içeri. Dahme giriş 20 bin Tümen. O merdivenlerini nasıl koştuk, o fotoğrafları nasıl çektik bilmiyorum. Artık çıkma zamanı geldiğinde hayatımın en muhteşem gün batımıyla karşılaşıyorum. Bir an arkamı döndüğümde gökyüzünün ne ara renkten renge girdiğine inanamıyorum. Her dakika değişiyor manzara. Zaten mistik bir alan daha da ruhani oluyor. Tek pişmanlığım arkadaki diğer kuleye tırmanamamış olmak ve bu manzaraya oradan bakamamak.
Öyle bir yorgunluktu ki bizde ki soldaki kuleye tırmanamıyoruz. Zaman da yok artık. Zerdüşt inancına göre ölülerin havayı kirletmemek için yakılmadığı, toprağı kirletmemek için gömülmediği, bedenin doğanın sonsuz sessizliğinde yırtıcı kuşlara emanet edildiği bir açık hava mezarlığı burası. Artık bu şekilde kullanılmasına izin verilmiyor. Şimdilerde bir müze. Bu manzara sadece hava bulutluyken ortaya çıkıyormuş. Severim şansımı. Hayatımın sonuna kadar unutamayacağım, gözümü kapattığımda kendimi içinde bulduğum, o ana ışınlandığım harika anılarım için şükürler olsun.
Zerdüşt Tapınağı, Zoroastrian Fire Temple
Zerdüşt Tapınağı, Zoroastrian Fire Temple şehrin içinde kalmış. Girişi ücreti. Bahçesinde fotoğraf çekebilirsiniz ama içeride fotoğraf çekmek yasak. Hiç sönmeyen ateşin fotoğrafını çektik. Cam yansıma yaptığı için çok başarılı fotoğraflar olmadı tabi.
Dowlat Abad Bahçesi, Rüzgar Kuleleri
Öyle bir yorulmuşuz ki akşam yattığımız yeri bilmiyoruz. Sabah da doğru Dowlat Abad Bahçeleri‘ne Rüzgar Kuleleri‘ni görmeye. Rüzgar Kuleleri İran’da en sık karşılaşacağınız şey. Çölün ortasında insanlar yaşayabilmek ve nefes alabilmek için hava akımı olan kuleler inşa etmiş ve bu sayede serin serin yaşamış.
Dowlat Abad Bahçesi, Rüzgar Kuleleri‘ni mutlaka gezmelisiniz. İsterseniz bu kulelere tırmanabiliyorsunuz da. Merdivenleri tırmanırken asla bacağım yetmiyor. Biraz dört ayak tırmanmış olabilirim ama başarıyorum. Mozikli binaları, havuzlu yemyeşil bahçesi ile çöldeki vahaya hoşgeldiniz.
Yazd’den çok güzel anılarla ayrılıyoruz. Umarım bir gün yeniden bu toprakları ziyaret edebilirim.
İnstagram hesabımdan hala takip etmediniz mi? 😉 nerdesinbahar
Diğer İran Yazılarım
- İran’a Gitmeden Önce Bilmeniz Gerekenler
- Keşm Adası’nın Gizemli Dünyası
- İran’da Kadın olmak, İran Kadınları
- İran Görülecek Yerler, Yıkın Ön Yargılarınızı
- Tebriz Görülecek Yerler, Tebriz Dili Ne?
- Tahran Hakkında Bilgi, Tahran Görülecek Yerler
- Kaşan (Kashan) Görülecek Yerler, Bir Doğu Masalı
2011’de tam zamanlı işinden istifa edip tutkusu olan seyahat etmeyi iş haline getirdi. 2017 yılından beri Hürriyet Seyahat’te gezgin yazar, 2018’den beri de blogunda yazılar yazıyor. Blog ilk etapta gazetedeki yazılarının arşivi olarak düşünüldü ancak daha sonra istediği gibi özgür yazmanın tadına vardı. Gezdiği yerler kadar yollarda tanıştığı, dokunduğu hayatlarında hikayesini yazıyor. Belki bir gün bir hikayenin kahramanı da siz olursunuz kim bilir?