Kadıralak Yaylası ‘nı daha önce duymamıştım. Rize’nin tanıtımı için Rize’deyken Trabzon’da ki arkadaşım Ergin’in davetiyle Kadıralak Yaylası ‘na gitmek üzere Vakfıkebir’e geçiyorum. Bana karlardan çıkmış mavi çiçekli manzara fotoğrafları atmıştı. Gördüğüm an hiç düşünmeden “gidelim” diyorum. Memkeletimin her yeri ayrı bir coğrafi güzellik zaten. Heleki Karadeniz, kutsal kitaplarda tasvir edilmiş cennetin yeryüzünde vücut bulmuş hali sanki.
Bu sene Covit-19’dan dolayı yayla ziyarete kapatılmış durumda. Doğa kendini yeniliyor.
Beni sosyal medya hesaplarımdan takip etmeyi unutmayın 😉 İnstagram: nerdesinbahar
Kadıralak Yaylası Nerede? Trabzon Kadıralak Yaylası’na Nasıl Gidilir?
Kadıralak Yaylası Trabzon’un Tonya ilçesine bağlı 1480 rakımda bir yaylamız. Trabzon’a 68 km, Tonya’ya 9,9 km uzaklıkta bulunuyor. Kadıralak Yaylası’na gidebilmek için önce Trabzon’a ve Tonya’ya ulaşmanız gerekiyor yani. Biz Vakfıkebir’den hareket ettik. Vakfıkebir’e geldiğiniz an Kadıralak Yaylası tabelalarını göreceksiniz zaten.
Genelde insanlar Kadıralak Yaylası’na kendi araçlarıyla çıkıyor ancak bölgede yaylaya düzenlenen turlarda varmış. Vakfıkebir’den sonra Kadıralak Yaylası’na çıkabileceğiniz üç yol var. Hangisini seçeceğiniz size kalmış. Biz Tonya üzerinden olanı tercih ediyoruz. Orada kahvaltı edicez ve Canikdere Şelalesi’ni ziyaret edicez. Oraya nasıl gidilir? diye merak ediyorsanız şuraya tıklayıp okuyabilirsiniz.
Sizde bizim yaptığımız gibi Tonya üzerinden gidip diğer yollardan tam bir tur atarak dönebilirsiniz. Navigasyon sizi hatasız götürüyor ve Tonya’da yönlendirme tabelaları bulunuyor. Ara yollarda da seyrek de olsa tabelalar var. Ancak Kadıralak Yaylası’nda telefon şebekelerinin çalışmadığını bilmeniz gerekiyor. Dönüşe geçtiğinizde belli bir yerden sonra internete kavuşacaksınız. Bunu unutmayın.
Kadıralak Yaylasına Ne Zaman Gidilir?
Eğer Kadıralak Yaylası’na çıkma sebebiniz Mavi Yıldız Çiçeği ise bizim gibi, Kadıralak Yaylası mavi çiçekler ne zaman açıyor? önce bunu araştırmanız gerekiyor. Kadıralak Yaylası çiçek zamanı havaların nasıl gittiğiyle alakalı bir durum olsa da normal şartlar da mart ortasından itibaren hazırola geçmeniz gerekiyor. Açtıktan sonra sadece iki hafta kalıyor. Zamanlama bu sebepten çok önemli. En iyi haber bölgede yaşayan insanlardan alınır. Sosyal medyadan Kadıralak Yaylası ile ilgili hesapları takip ederek tam güncel bilgilere de ulaşabilirsiniz. Benim şansım Vakfıkebir’de ki arkadaşım Ergin. Mavi Yıldız Çiçekleri açmış. Karlardan çıkmış.
Ben Vakfıkebir’de Ergin’in annesinin evinde, Soğuksu (İpsalda) Köyü’nde kaldım. Köy dediysem normal köy evi gelmesin gözünüzün önüne. Şömineli, dağ, vadi ve deniz manzaralı, ağaçların, çiçeklerin içinde harika bir ev yapmışlar kendilerine. Masal gibi. Sosyal medyada paylaştığımda “hangi otel bu?” diye soran çok müşterisi olmuştu. Çok eğlenceli bu Karadeniz kadını, Nazikar Teyzem müthiş esprili konuşmasıyla “ne işunuz var urda? Kara saplanacunuz” deyip duruyor. Hatta başkaları da söylüyor ama Ergin’le beni durdurmak ne mümkün. Durmak yerine daha da çok kışkırtıyor bu sözler ve gitmek için daha çok istek duyuyoruz. Ben Mor Yayla‘nın, o karları delip çıkan Mavi Yıldız Çiçekleri‘nin o halini görmek istiyorum çünkü. Kadıralak Yaylası’nda hava durumu artık pek tutmuyor. Normal de nisan sonunda kar yağmaması gerekiyordu ama yağdı. Artık mevsimlerde bir tuhaf. Normal hallerindense bu karlı halini görmek daha çok ilgimi çekiyor. Görmezsem ölücem sanki. Öyle çok görmek istiyorum.
Mavi Yıldız Çiçeği
Mavi Yıldız Çiçekleri o kadar önemli ve eşsiz ki Uluslararası Bern Sözleşmesi’nce koruma altına alınmış durumda. Aynı zaman da Bern Sözleşmesiyle sonu tükenmekte olan 87 bitki için de korunacağına söz vermiş Türkiye. Mavi Yıldız Çiçeği’ne yakından bakıldığında hakikaten yıldız şeklinde olduğunu göreceksiniz. Latince adı Amsonia Orientalis yada Rhavya Orientalis olarak bilinen çiçeğin gövdesi odunsu bir yapıda olup 60 cm’e kadar büyüyebiliyormuş. Benim gördüğüm çiçekler o kadar boylu değildi ama karları delip çıkabilecek kadar güçlüydüler.
MIUCN (Dünya Doğayı Koruma Birliği) bitki ve hayvan türlerinin karşı karşıya bulundukları tehlikelere göre sınıflandırdığında, Mavi Yıldız Çiçekleri’nin IUCN Tehlike Kategorisi: Cr yani vahim durumda, çok tehlikede olduğu görülüyor.
Çiçekler kışın akan ama yazın kuruyan küçük akarsuların etrafında büyüyormuş. Kadıralak Yaylası’nda şırıl şırıl akan minik ırmağı gördüğümde henüz bundan haberim yoktu. Mavi Yıldız Çiçekleri Türkiye’de Bursa’da ki Uluabat Gölü, İstanbul’da ki Menekşe Deresi, Balıkesir’de ki Hıdırlık Tepe ve Trabzon Kadıralak Yaylası olmak üzere 4 yerde yetişiyor. Aynı zaman da Yunanistan’ın kuzey doğusunda da yetişiyormuş. Mavi Yıldız Çiçeği İstanbul’da Halkalı’da yetişiyormuş. İstanbul’un göbeğinde böyle bir çiçeğin yetişiyor olması beni çok şaşırtıyor. Hemde eskiden İstanbul’da üç ayrı yerde yetişirmiş ama sadece tek bir yerde kalmış.
Peki bu kadar güzel Mavi Yıldız Çiçeği görselliğinin dışında bir faydası var mı? Tabi ki var. İçerdiği “alkaloid” etken maddesinden ötürü tıp ve eczacılık da çok değerli bir bitkiymiş.
Kadıralak Yaylası Girişi Ücretli Mi?
Kadıralak Yaylası giriş ücretli mi? Ne kadar? sorularınızı ise şöyle cevaplayabilirim. İnternetten edindiğim bilgilere göre yaylaya giriş ücretli ancak bölgede yaşayanlar herhangi bir ücret yok diyorlar. Ben ısrar ettim. Okuduklarımı anlattım. Ergin’de ısrar etti herhangi bir ücret yok diye. Biz gittiğimizde yaylada sadece yayla sakinleri vardı. Herhangi bir otopark ücreti ödemedik. Giriş ücreti vermedik. Bu konuda kalabalıkken gidip tecrübe eden varsa lütfen yorum olarak yazsın ve ben de bu ikilemden kurtulayım. Hem de daha çok kişiye yardım etmiş olalım.
Kadıralak Tabiat Parkı
Eskiden insanlar bir yerden bir yere göçerken bu yaylada mola veriyormuş. Katırlar su içerken insanlar da dinleniyormuş. O sebepten adı katırların dinlendiği alan manasında Kadıralak kalmış. Günümüzde Kadıralak Yaylası Orman ve Su İşleri Bakanlığı tarafından Tabiat Parkı statüsüne alınmış durumda. Bizim gittiğimizde yaylada yaşayanlardan başka kimse yoktu. Karlardan dolayı yollar çamurdu. Ancak 4×4 araçla çıkabiliyoruz. Yaylaya giden yol asfalt. Yanlış anlaşılma olmasın. Acaba çiçekleri görebilecek miyiz? endişeleriyle yol alıyoruz. Radyo da çalan Ergin’in Karadeniz müzikleri bize eşlik ediyor. Hava çok kasvetli ve sisli.
Kadıralak Yaylası’na geldiğimizi Ergin’in aracı park etmesiyle anlıyorum. Bembeyaz karlarla kaplı yayla. Ergin arabadan inince peşine takılıyorum. Az ötede karlardan çıkmış mavi mor karışımı yaramaz Kadıralak Yaylası Çiçeği bana göz kırpıyor. O an aklımı kısa süreliğine tatile göndermiş olabilirim. Çünkü sonradan baktığım fotoğraflarımda kendimi karların üzerine, Mavi Yıldız Çiçekleri‘nin yanına serivermişim. Yuvarlanmışım. Bir amuda kalkmadığım kalmış. Hava buz gibiymiş sanki ama üşüdüğümü de hatırlamıyorum.
Dışarı da pek dolaşan kimse yok. Pek çok ağaç türünün de yaşadığı Mor Yayla karlar altında muhteşem gözüküyor. Mor ile beyazın dansına yemyeşil çam ağaçları eşlik ediyor. Ergin’in 4×4 aracıyla o çam ağaçlarının arasına da dalıyoruz. Tüm yayla da ayak basılmadık yer kalmamıştır sanırım. Mor Yayla oldukça sulak. Bastığınız yere çok dikkat etmelisiniz. İnsanın ayağı her an suya gömülebiliyor. Şırıl şırıl akan bir ırmağın sesinde Mavi Yıldız Çiçekleri’nin tadını çıkarıyorum.
İlk başta çiçekler çok az bir yerde var sanmıştım ama aslında her yerdelermiş. En çok o ırmağın olduğu taraf hoşuma gidiyor. Kadıralak Yaylası sakinleri, yaylalarında ki bu muhteşem çiçekleri korumak için çitlerle çevirmişler ama geçtiğimiz sene (2019) aşırı kalabalık ziyaretçi akınından çiçeklerin ezilmesine engel olamamışlar. Ziyaretçiler bu narin çiçeğin üstüne arabalarıyla parkedip bir de üstünde horon yapmışlar. İnanabiliyor musunuz? Ezilen Mavi Yıldız Çiçekleri kısa sürede yok olmuş. Güzel olan herşeyi yok etmek de üstümüze yok. Önümüzde ki yıllarda Kadıralak Yaylası’na yapay bir göl yapmayı da hedeflemişler. Umarım sonu Uzungöl gibi olmaz. Uzungöl, Karadeniz’de hep içimi acıtan bir yer olmuştur.
Kadıralak Yaylası’n da Ne Yenir?
Mor Yayla’da ayak basmadık yer kalmadığında ve artık donma belirtileri gösterdiğimizde ve açlıktan aslında öldüğümüzü anladığımızda Ergin beni Ceset Ahmet’in Yeri‘ne götürüyor. Ceset Ahmet’in adı neden Ceset Ahmet? Bak işte bunu öğrenemedim. Aradım ulaşamadım. Duyan bilen varsa yorumlara yazsın da yazıya ilave edeyim.
Biz gittiğimizde Ceset Ahmet dışarıda etleri pişirmekle meşguldü. Köfte, balık et ve yöresel yemekleri bulabileceğiniz, eğer yemek yemek istemezseniz oturup çay içebileceğiniz bir yer burası. Biz içeriye sobanın yanına geçiyoruz. İşte o an aslında ne kadar çok üşüdüğümü anlıyorum. Çıtır çıtır sobada odunlar yanarken pencereden gözüken Mor Yayla‘yı seyrediyorum. Dipten gelen Karadeniz müzikleri bu şirin yerin otantik dekorasyonuna renk katıyor.
Bir ara kendimi kıvırıp, sobanın içine sokup ısınmak isteği gelmiyor değil ama elime tutuşturulan sıcacık çayla bu isteğim kısa sürede yerini tatlı bir sıcaklığa bırakıyor. Zaten kısa bir süre sonra da yemeklerimiz geliyor. Kalabalık zamanlarda rezervasyon gerekebilir. Telefonunu şuraya bırakayım ben. Belki lazım olur. Ceset Ahmet: (0462) 881 16 66, 0538 704 35 38. Cep telefonunun sağlıklı çalışmadığını unutmayın ama.
Kadıralak Yaylası Konaklama
Kadıralak Yaylası’nda bir otel yok çok şükür ki. Oraya insanlar genelde günübirlik gidiyorlarmış. Benim kafada olanlar kamp yapmak isteyebilirler diye sordum soruşturdum. Öğrendiklerim şöyle: Kadıralak Yaylası’nda kamp yapabilirsiniz. Herhangi bir yasak söz konusu değil. “Hatta Karadeniz insanı öyle sıcak kanlıdır ki çadırınızı gördükleri an sizi evlerinde bile misafir edebilirler” dendi. Yeter ki siz çevreye ve orada yaşayan insanlara karşı saygılı olun.
Tonya Seyir Kayası
Yemekler de yendikten sonra gün batmadan dönüşe geçmek istiyoruz. Çok güzel bir seyir terası varmış. Oradan Tonya’ya bakmadan dönmek olmaz. Halk arasında ki adı Seyir Kayası‘ymış. Biz manzaranın tadını çıkarırken ve gün batımını seyrederken Ergin’in de tanıdığı yöreden bir kişi geliyor. Açıyor müzikleri. Yeri göğü inletiyor. Bu müzikler eşliğinde gün batımını da yapıp dönüşe devam ediyoruz.
Geldiğimiz yoldan dönmüyoruz. Buraya üç ayrı yoldan gelebileceğinizi yazımın başında yazmıştım. Ring hattı gibi başka bir yoldan dönüyoruz. O yol üzerinde bir şelale varmış. Orayı da görmek istiyoruz. Karadeniz’in her yeri şelalelerle dolu olduğu için buranın bir adı yokmuş. Ben adını Bahar Şelalesi koyuyorum. Yoldan bir hayli yukarıdan dökülüyor. Yukarılara tırmanıyoruz. Gün bir yerlerde battı ama hala oraya güneşin son demleri vuruyor. Nefis bir şelale gerçekten. Tüm yapmak istediklerimizi yapabildiğimiz bir gün oluyor. Şans bizden yana şükür ki.
Vakfıkebir
Sabah erkenden çıktığımız Vakfıkebir’e hava karardığında dönebiliyoruz. Eğer siz de acıkırsanız bizim gibi Vakfıkebir’de Yakamoz Restoran‘a gidip çok leziz barbunlarından yiyebilirsiniz. Sıcacık sobasında ısınıp, balığın yanında gelen çıtır çıtır kızarmış ekmeklerinden deneyebilirsiniz. Vakfıkebir demek ekmek demek bir yerde. Vakfıkebir’den herkes torba torba ekmek getiriyor. Uçak mis gibi ekmek kokuyordu. Adres ve Telefon bilgisini de şuraya bırakayım. Kim bilir, belki lazım olur. Yakamoz Restoran Yalıköy, 61410 Vakfıkebir/Trabzon Telefon: (0462) 856 61 32
Eğer denk gelebilirseniz ilçede pazartesi kurulan Halk pazarını ve Köylü pazarını da mutlaka gezin. Pazarlarda daha önce Rize’de ziyaret ettiğim Pileki Mağara’sından çıkarılan Pileki taşlarında pişirilmiş ekmekten de buldum. Hala eski usül taştan yapılmış tepsilerde ekmek yapılıyor. Gerçekten farklı ve lezzetliydi. O yazıma şuradan ulaşabilirsiniz.
Nazikar teyzem tüm pazarı gezdirdi bana. Tüm Vakfıkebir’le tanışmış oldum. Vakfıkebir’de hastanede yatan hastalarını ziyaret ettim. Ergin’le tanışmama vesile olan Vakfıkebir’li arkadaşım Ahmet’in orada yaşayan annesini evinde ziyaret ettim. Aman Vakfıkebir’de yapılmadık bir şey kalmasın.
Eğer yolunuz Karadeniz’e düşerse ve Vakfıkebir’den geçerseniz bir çay molası verin benim için. Ergin’in işyerine bir uğrayın. Size Karadeniz müziklerinden oluşan Cd verir hemen. Çay ısmarlar. Süzekli mi? Gazelli mi? diye sorar. Erginzaman_61 instagram adresinden ulaşabilirsiniz. Birkaç günlüğüne evlerine, ailelerine, sofralarına, güzel sohbetlerine misafir olduğum Ergin ve değerli annesi Nazikar Teyzem’e, Vakfıkebir’e sonsuz teşekkür, minnet ve selamlarımla… Her zaman çok güzel hatırlanacak ve anılacaksınız.
Kadıralak Yaylası’nda yürüyüş yapabileceğiniz çok güzel rotalar da var. Kamp yapmak için de çok elverişli. O yaylaları yürümek, o dağlarda nefes almak için mutlaka tekrar geri dönücem.
Tüm Karadeniz yazımalarıma da şuradan ulaşabilirsiniz. Çok güzel rotalar var bence 😉
İnstagram hesabımdan takip ettiniz mi? 😉 nerdesinbahar
2011’de tam zamanlı işinden istifa edip tutkusu olan seyahat etmeyi iş haline getirdi. 2017 yılından beri Hürriyet Seyahat’te gezgin yazar, 2018’den beri de blogunda yazılar yazıyor. Blog ilk etapta gazetedeki yazılarının arşivi olarak düşünüldü ancak daha sonra istediği gibi özgür yazmanın tadına vardı. Gezdiği yerler kadar yollarda tanıştığı, dokunduğu hayatlarında hikayesini yazıyor. Belki bir gün bir hikayenin kahramanı da siz olursunuz kim bilir?