Lavantalara Yolculuk
Ben küçükken çamaşır çekmecemizde küçük lavanta keseleri olurdu. Mis gibi lavanta kokardı. Annemle İstiklal’de kadınlardan lavanta keseleri alırdık. Şimdi dünya yaratılırken torpil geçilmiş bir yere gidiyoruz gecenin bir yarısı. Güllerin en güzeli, en güzel kokulusu, lavantaların memleketi, mis kokulusu.
Beni instagram hesabımdan takip etmeyi unutmayın. Hikayeler ve öne çıkanlarda çok şey anlatıyorum 😉
İnstagram: Nerdesinbahar
Isparta yollarındayız. Lavanta zamanı şimdi. 25 kişi lavantaları fotoğraflamaya gidiyoruz. Gece başlayan yolculuğumuz sabahın erken saatlerinde Kuyucak’da bir Yörük çadırındaki kahvaltıyla devam ediyor. Kahvaltı biraz gecikince çadırın bahçesindeki kayısı ve vişne ağaçlarına dalıyorum sabah sabah. Geciken kahvaltı gün doğumu fotoğraflarını kaçırmamıza sebep oluyor.
Yörük çadırında kahvaltımıza gözlemeler eşlik ediyor ve sadece 10 lira ödüyoruz. Sonrasında iki adım ötede ki lavanta bahçeleri. Öbek öbek, mis kokulu. Üstü onlarca arı ve uğur böceği dolu.
Arılar sokmasın diye dua ediyorum. Tam doğanın kucağı yani. Bence biraz erken gelmişiz. Hasat zamanına doğru giderseniz çiçekler tam açılmış olur ve daha güzel kokar diye düşünüyorum. Temmuz da başlayıp ağustosun ilk haftası hasatla bitiyor.
Tarlaların yanına konseptler hazırlamışlar.Bizim gibi gelenler fotoğraf çekebilsin diye. Ben basında gördüğüm kapıların peşindeyim. Sorup duruyorum. En sonunda o kapının, müzisyenlerin, festival havasının sadece iki gün sürdüğünü, tanıtım için olduğunu ve bittiğini öğreniyorum.
Biraz hayal kırıklığı yaşıyorum. İnsan ne gördüyse onu bulmak istiyor haliyle. Sadece bir ay sürecek olan hasat öncesi, hiç değilse haftasonu gelenler için bu festival havasının devam ettirilmesi gerektiğini düşünüyorum.
Bahçenin içinde başka fotoğraf grupları da var. Onlar rus manken getirmişler. Bizim grubun erkekleri rus mankenlerin peşinde fotoğraf çekmek için koşturuyor.
Lavanta Kokulu Köy
Yüzlerce foto çekip, tarlanın yanında çaylarımızı içiyoruz. Sırada Kuyucak yani Lavanta Kokulu Köy var. Kuyucaklı Yusuf filminin çekildiği yer aslında bu köy. Köyün adı sonradan değiştirilmiş. Burası Fransa’nın Provence bölgesini Türkiye’de gerçekleştirme projesi. Buranın iklimi lavanta için uygun olunca köylü kadınları Fransa’ya götürüp bu işin nasıl yapılacağıyla ilgili eğitimler aldırmışlar ve buranın geçim kaynağı oluvermiş.
İlk önce köyde yolun üstündeki Lavanta cafede lavantalı dondurma alıyoruz.Küçük kapların içindeki dondurmalar 5 lira ve bize biraz pahalı geliyor. Şansıma da benim dondurmamdan lavanta çıkmıyor. Köyde bir sürü lavanta temalı ürün satılıyor.
Ben Kadın Girişimcilerin kurduğu kooperatifin peşindeyim. Birkaç kişiye sorunca cafenin terasından uzaktaki mor binayı gösteriyorlar. Normalde tur otobüsleri direkt buraya gidiyor. Biz köyün içinden yürüyerek bu cümbüş yerine ulaşıyoruz. Nasıl güzel süslemişler. Süslemeleri, taçları, bebekleri, keseleri…
Tepesi hasır kaplı güzel bir restoran yapmışlar. Yemekleri de uygun fiyatlı. Bahçesinde köy mahsulü ürünler ve kadınlar ürettikleri satıyor.
Yolda küçük keselerin tanesini iki liraya alırken burada kocaman bir torba lavantayı 5 liraya alıyoruz. Keselerini siz yapacaksınız ya da evdeki eski keselerinize dolduracaksınız. Yer gök her yer mor, her yer lavanta. Benim rengim, benim kokum.
Sagalossos Antik Kenti’ni gezip tekrar bahçelere dönmeye niyetimiz var. Sabah yakalayamadığımız gün doğumunun yerine gün batımını fotoğraflamayı hedefliyoruz. Onu da başaramadığımızı söylemek zorundayım. Güneş tam tepedeyken çekebildiğimiz fotoğraflarımız ve hafızamıza kazıdığımız uçsuz bucaksız bahçeler karımız oluyor.
- Sagalossos Antik Kenti maceramı da okumak isterseniz tıklayın
2011’de tam zamanlı işinden istifa edip tutkusu olan seyahat etmeyi iş haline getirdi. 2017 yılından beri Hürriyet Seyahat’te gezgin yazar, 2018’den beri de blogunda yazılar yazıyor. Blog ilk etapta gazetedeki yazılarının arşivi olarak düşünüldü ancak daha sonra istediği gibi özgür yazmanın tadına vardı. Gezdiği yerler kadar yollarda tanıştığı, dokunduğu hayatlarında hikayesini yazıyor. Belki bir gün bir hikayenin kahramanı da siz olursunuz kim bilir?