Hürriyet Seyahat’te yayımlanan yazımın daha detaylı hali
Sardala Koyu’na Ulaşım
Çok uzun zamandır aklımda olan küllenmiş bir aşktı Sardala koyu. 8 sene kadar önce okuduğum bir internet yazısından yola çıkarak, bir yerlerde fotoğrafını görmemle yeniden hatırladığım Sardala Koyu yollarındayım. Bence tam da kamp zamanı. Ağva Kandıra tabelalarını takip edip Bağırganlı köyünden sonra toprak yoldan 8 km gidince, ikinci toprak yolda, aralarda derelerde bu gizli cennet Sardala Koyu.
Beni instagram hesabımdan takip etmeyi unutmayın. Hikayeler ve öne çıkanlarda çok şey anlatıyorum 😉
İnstagram: Nerdesinbahar
Pınarlı’ya da yakın. İki buçuk saat gibi bir süre yemyeşil, ağaçlarla kaplı bir yoldan Bağırganlı’ya ulaşılıyor. Navigasyonla buraya kadar gidebiliyosunuz. Buradan sonrasında tarif ettiğim yolu bulamazsanız gördüğünüz kişilere sorarsanız bulabilirsiniz. Biz de sorarak bulduk zaten.
Saradala Koyu Nasıl Bir Yer?
Burada bir tesis olmadığından her şeyinizi alıp gitmeniz gerekiyor. Ağva yolundan gidecekler yol üstündeki büyük marketlerden alışveriş yapabilir. Biz köyden alıyoruz. Fırınından sıcacık ekmekler almak çok hoşuma gidiyor. Müthiş manzaraya her yere atılmış çöp görüntüleri karışıyor.
Hava çok güzel. Plajda kamp yapanlar var. Yağmurlu bir havada o toprak yoldan inmek ya da burada yağmura yakalanılırsa çıkmak biraz sıkıntılı olabilir. Sağdan ağaçların içinden bir patika yoldan yürüyerek plaja iniyoruz. Kayaların yapısı benim en sevdiğim türden. Deniz ılık, hava üşütmüyor.
Sonra Malkaya‘yı görüyorum. Bizim Sardala dediğimiz koya bölge halkı Malkaya diyor. Kaptanlar Sardala’nın Ağva’ya doğru başka bir koy olduğunu söylüyorlar ama şuan kime sorsak burası neresi diye Sardala olarak burayı tarif eder.
Malkaya; denizin ortasındaki adanın içinde gizli duvarlar, geçmiş zamanlarda bir mahsen olduğu düşünülen yapılar var. 2009 yılında sualtı ve üstünde araştırmalar yapılmıştı ve benim okuduğum da bu araştırmalardı. O zamanlar bu toprak yollar da yoktu ve bu koyu bulabilmek çok zordu.
İpsiz Recep’in Limanı, Nam-ı diğer Havuz
Adaya yüzme ve tırmanma işini yarına bırakıp bizim havuz dediğimiz ama bölge halkının İpsiz Recep’in Limanı olarak adlandırdığı gizli cennete doğru, oraya giden insanların yürüyerek oluşturduğu patika yoldan, 20 dakika yürüyerek ulaşıyoruz.
Ormanın içinden yürümek, manzaraların birinden çıkıp birine girmek beni benden alıyor. İpsiz Recep’in Limanını bulmak çok kolay değil.
Şuan yıkılmış bir ağaç var aşağıya inen patikanın başında. Aşağı doğru inerken görüyoruz limanı. Bakakalıyorum. Nasıl bir güzellik. Nasıl gizlenmiş, sanki bulunmak istemiyor. İpsiz Recep eski bir korsan ama savaş zamanı Osmanlı‘ya adam toplayıp düşmanlara karşı savaşmış ve gemileri ön tarafa saklayıp kendisi de bu koyda saklanmış.
Mağaralar ve gözlem yerleri var resmen. Buradaki tarih çok eski ancak en son İpsiz Recep kullandığı için onun adıyla anılıyor. Birkaç sene öncesine kadar orada kalın bir halat duruyormuş ama onu da almışlar. Hatta girişi sadece denizden gelinen bir kilise olduğu ama zamanla yıkılıp toprak altında kaldığı söyleniyor. Defineciler durmak bilmemiş.
Bütün bunları bana Bağırganlı sahilde otopaktan ve çadır alanından sorumlu İlhan anlatıyor. O da kaptanlardan dinlemiş hep. Dışarıdan bakınca denizle bir bağlantısı yok gibi duruyor ama içine girip yüzünce koridor gibi bir boğazdan geçiyorsunuz. Sualtı makinasını yanımıza almadığımızdan fotoğraflayamamak içimde ukte kalıyor.
Koya gelenler çöplerini bırakmış her yere. Hatta köpük tabaklarda yemek getirip bunları da suya atmışlar. İlk iş yüzüp onları sudan çıkartıyorum. Yapmasanız olmaz mı? Kim gelip temizleyecek ki orayı?
Bir deniz ayakkabınız ve maskeniz olsun. Suyun altında mağaralar var meraklısına, girişteki kayalar da oldukça kaygan. Biz oradayken bile pek çok ziyaretçisi oluyor. Yukarı çıkıp geri dönmez devam ederseniz Kumallı diye bir koya çıkıyormuş. Biz biraz yürüyüp öyle alçak ağaçlıklı bir koridordan devam ettik ki en sonunda saat geç olduğu için geri döndük.
Sardala Koyu Kamp ve Karavan
Çadırımızı kurma zamanı hava kararmadan. Hızlıca geri dönüp hazırlıklarımızı yapıyoruz. Tamamen doğayla başbaşayız. Enteresan bir şekilde, ormanın içinde kalan İpsiz Recep’in koyunda telefon çekerken Sardala Koyu’nda şebeke çok yetersiz, hatta yok.
Tam tepede koya hakim bir noktada çadırımızı kuruyoruz. Sandalyelerimizi de unutmuşuz ama olsun. İsteyen Bağırganlı sahilde İlhan’ı bulabilir. Orada otopark günlük 10 TL, şezlong takım 20 TL, çadır başı 10 TL. Yeni düzenlemeden dolayı gölge yerleri çok olmasa da medeniyet isteyenlere beklentisini verebilir. Duş wc ne ararsanız var. Kamp alanında ve köyde alkol satışları var.
Ben doğayla baş başa kamp yapmayı sevenlerdenim ve bu koy bana aradığım her şeyi verirken arkadaşım medeniyet sever olarak bir tesis arayışında. Benim için cennet olan yer onun için pek eğlenceli değil. Bizim insanımız çöpleriyle tarumar etse de hala bakir kalan son yerlerden.
Burada bir tesis yok, elektrik yok, telefon zor çekiyor, internet sıkıntılı. Burada deniz var gelirsen, muhteşem bir gün batımı var seversen, yıldızlar yorganın, dalgalar ninnin, çöpleri de görmezden gelip kaçırmazsan huzurunu huzur da var.
- Sardala Koyu tesise ihtiyaç duymayan karavanlar için karavan kampına uygundur.
Ben yıldızlardan yorgan yaptım, dalga seslerinden ninni. Sabah çıkan rüzgarda tam tepede olmamızdan dolayı ne zaman uçacağı mı merak etsem de mis gibi temiz havayı ciğerlerime çekerek kayan yıldızlar altında çok keyifli bir gece geçirdim.
- Hacıllı Şelalesi kamp maceramı da okumak isterseniz tıklayın.
Ertesi sabah Malkaya ‘ya tırmanamadan Sardala masalını yarım bırakıp dönüyoruz. Hoşçakal Sardala, yine geleceğim ve o mahsene gireceğim.
Aklımda kalanlar: Her yerdeki çöpler ve pislik, Muhteşem İpsiz Recep’in Koyu, Malkaya ve doyumsuz manzara
Tavsiyeler: Yanınızda mutlaka kamp malzemeleriniz tam olsun. Bir deniz ayakkabısı da çok işinize yarayacak.
2011’de tam zamanlı işinden istifa edip tutkusu olan seyahat etmeyi iş haline getirdi. 2017 yılından beri Hürriyet Seyahat’te gezgin yazar, 2018’den beri de blogunda yazılar yazıyor. Blog ilk etapta gazetedeki yazılarının arşivi olarak düşünüldü ancak daha sonra istediği gibi özgür yazmanın tadına vardı. Gezdiği yerler kadar yollarda tanıştığı, dokunduğu hayatlarında hikayesini yazıyor. Belki bir gün bir hikayenin kahramanı da siz olursunuz kim bilir?
I think this is one of the most significant information for
me. And i am glad reading your article. But want to remark on some
general things, The site style is great, the articles is really nice :
D. Good job, cheers
Thank you for your comment
teşekkür ederim bilgilendirme ve tecrübeleriniz için
rica ederim 🙂