Erfelek Şelaleleri 2011 yılında Tabiat Parkı ilan edilmiş. Halk arasında ki adıyla Erfelek Şelaleleri, resmi adıyla Tatlıca Şelaleleri Erfelek ilçesine 18 km, Sinop şehir merkezine 44 km uzaklıkta. Erfelek ilçesinin Tatlıca köyüne oldukça yakın şelaleler o sebepten Tatlıca adını almış. 45 hektarlık ormanlık alanda irili ufaklı peşpeşe 28 şelaleden oluşuyor. Sinop’ta ki Erfelek Şelaleri bulunalı daha 21 sene olmuş. 1997 yılında baraj yapımı sırasında tesadüfen bulunmuş. İnanılır gibi değil. Çevresinde yaşayanlar kesin biliyordur bence.
Beni instagram hesabımdan takip etmeyi unutmayın. Hikayeler ve öne çıkanlarda çok şey anlatıyorum 😉
İnstagram: Nerdesinbahar
Erfelek Tatlıca Şelalesi Tabiat Parkı’na Nasıl Gidilir?
Sinop’tan yada yakın şehirlerden günü birlik gidilebilir ama İstanbul gibi uzak şehirlerden gitmek için birkaç günlük program yapmak gerekir. Biz Kastamonu’dan sahil yolundan Erfelek Şelaleri‘ne gidiyoruz. Sahil yolundan gittiğimizde yeni dökülmüş asfalt sebebiyle arabamız simsiyah zift oluyor. Hızlı gidemiyoruz bu sebepten. Saatler sürüyor.
Akşam üstü Erfelek Barajı’nı tepeden gören harika bir yerde mola veriyoruz. Yol üstünde bu manzaraya hakim çay içebileceğiniz bir yer var. Sonrasında kıvrıla kıvrıla aşağılara iniyoruz. Erfelek Şelaleleri‘nin fotoğrafını ilk nerede gördüm, ne zaman bu sevdaya düştüm bilmiyorum. En büyük hayalim o şelalelerden birine karşı kamp yapabilmek. Çadırımı Şelalenin birine karşı kurup onu seyrederek uyuyup uyanabilmek.
Ben bu hayallerdeyken Erfelek Tatlıca Şelalesi Tabiat Parkı‘nın kapısına (tam adı bu) geliyoruz. Kapıdaki görevli kapandığını ve bizi içeri alamayacağını anlatıyor. Nasıl yani? E hani kamp yapacaktık. Burada kamp yapmak yasakmış artık. Geçtiğimiz sene bir aile ayı yavruları görmüş. Fotoğraf çekmiş. Sosyal medyada paylaşmış. Bunu gören yetkililer bu sene kampı yasaklamış. Yazık olmuş. Burada kamp hayaliyle gelmiştim. Daha da kötüsü hazırlıksız yakalanıyoruz. Akşam akşam ortada kalıyoruz.
Erfelek Barajı Kıyısında Kamp
Hüsrana uğramış bir şekilde Erfelek Barajı kenarından yol alıyoruz. Akşam gün batmadan kendimize bir yer bulmalıyız. Manzaralar muhteşem. Biraz hayal kırıklığına uğrasak da çabuk toparlayıp manzaraların tadını çıkarıyoruz. Barajın üstünden geçince vardığımız yer öyle çok hoşumuza gidiyor ki. Kamp alanımızı bulduk. Hızlıca çadırlarımızı kuruyoruz.
Etrafı keşfe çıktığımızda hayatımda gördüğüm en büyük böğürtlen bahçesini görüyoruz. Kıpkırmızı, sulu, mis kokulu… Cennet burası olmalı. Barajda gün batarken ateşimizi yakıp müziğimizi dinlerken yemeğimizi yiyoruz. Yok böyle bir keyif. İnsanın kendi kafasında arkadaşları olması ne güzel bir şey.
Biraz rüzgarlı bir gece geçireceğimiz ortada. Nasılsa manzaramızı seyrettik deyip çadırları kuytuya alıyoruz. Mis gibi bir uyku bizi bekliyor. Issız bir yer gerçi. Tek başıma olsam asla kamp yapmaya cesaret edemezdim ama sorunsuz bir gece geçiriyoruz.
Erfelek Tatlıca Şelalesi Tabiat Parkı
Sabah mis gibi bir manzaraya günaydın diyoruz ve dün akşam yarım kalan Erfelek Tatlıca Şelalesi Tabiat Parkı kapısında alıyoruz soluğu. Kapı girişi araçla 14,50 lira. Araç içinde ki insanlara ekstra para alınmıyor. Araçsız girecekseniz kişi başı 4,5 lira. Aracınızla içeri girebiliyorsunuz. Oldukça geniş bir park alanı var. Sabah erkenden gelip kalabalıktan sıyrılmayı hedefliyoruz. Restoranların, parkın olduğu bölgeden geçiyoruz. Bu kısımda wc, market vs bulunuyor. Yürüyüş parkurunda doğayla başbaşasınız.
100’ün üzerinde kuş türü varmış burada. Girişteki şelale 20 metreden dökülüyor. Erfelek Şelaleleri‘nin en yüksek şelalesi. Burası oldukça kalabalık. Herkes fotoğraf peşinde. Tam bu sırada yağmur çiselemeye başlıyor. Sanırım şelalelerde yüzme hayalimiz başka bir bahara kalacak. Ahşap merdivenlere doğru yönelip parkura başlıyoruz. Oldukça merdiven çıkmamız gerekecek anlaşılan.
2 kilometrelik şelaleleri yürüme maceramız başlıyor. İlk birkaç şelaleye gerek seyir teraslarından gerekse yanına inerek baktıktan sonra yol merdivenli kısımdan ikiye ayrılıyor. Biz baştan itibaren zorlu parkur dedikleri kısmı geçmeyi planladık. Diğeri bizi kesmezdi. Şanımıza yakışmazdı. Güneşli ve sıcak havalar için yanınızda mutlaka şort, mayo bulunsun. İlk birkaç şelalenin suyu daha sıcakmış. Yukarılara çıktıkça su soğuyormuş. Ben ayağımdan başka yerimi sokamadım. Bu sebepten bu bilgi ancak sizin deneyimleyebileceğiniz bir şey.
Erfelek Tatlıca Şelalelerin de Sizi Ne Bekliyor?
Ayağınızda suya girebileğiniz altı kaymayan bir ayakkabı giymeniz sizin yararınıza. Çünkü bazı yerlerde sudan geçmeniz gerekebiliyor. Yerler oldukça kaygan. Suya girmek istemeyenler yağmur çizmesi de giyebilir tabi. Telefon çekmiyor ancak fotoğraf çekmek için illa yanıma telefonumu alayım diyorsanız ya su geçirmez bir çanta yada kılıfla girmelisiniz.
Bir bir şelaleleri aşarken olağanüstü manzaralardan geçiyorsunuz. Suyun kaynağına doğru bir yolculuk bu. Biz kanyon eğitimlerimizde hep aşağı doğru inmiştik ama burada tam tersi. Şelalelere tırmanıyoruz. Kayalıklar merdiven gibi. Zorlandığımız bölümlerde, parkura daha önceden bağlanmış halatlar imdadımıza yetişiyor. Taşlar oldukça kaygan, ipler biraz kısa. Çok dikkat istiyor. Bazı yerler gerçekten çok zorluyor. Kondisyonu iyi olmayanlar bu yola hiç girmesin.
28 tane irili ufaklı şelaleden bahsediyorum. Yol üstünde sizi yüreklendiren tabelalar var. Burada suyun kaynağına gidebileceğiniz ve bu yoldan dönmeyeceğiniz yazıyor. Oldukça esprili yazılar bunlar. Kaçıncı şelalede olduğunuza dair numaralarda mevcut. Geri sayım yapabiliyor, ne kadar yol aldığınızı, kaç tane kaldığını hesaplayabiliyorsunuz.
En sevdiğimiz 18 ci şelale oluyor. Şelaleden uzun süre ayrılamıyoruz. Buranın Türkiye’de olması gerçeği çok garip. Genelde böyle güzel yerleri ancak fotoğraflarını görüyorum yurt dışı rotalarda. Bizimde varmış böyle güzel yerlerimiz muhabbetleri dönüyor aramızda. Burada yüzememek bana çok koyuyor ama hava yağışlı ve serin.
Yılın İlk Şelale Kazası
Zaman zaman bizimle yürüyen başkaları da oluyor. Sanırım 20 ci şelaleden tırmanırken önce Metehan çıkıyor. Fotoğrafımı çekiyor. Ardımdan Gül geliyor. İpin kayaya dolandığını görüyorum. Pandül yiyecek derken Gül ipi kayadan savuruyor ve ipin boşuyla birlikte bir metre kadar boşluğa düşüyor ve ipi bırakıyor.
Gerisin geri en az 4 metreden aşağıya suya düşüyor. Kalakalıyoruz. İnmek o kadar kolay değil. Ardımızdaki insanlar yetişiyor. Sudan çıkartıyorlar. Düştüğü yerde suyun içinde kocaman bir kütük var. Çalı çırpı dolu. Şükür ki hiç bir yerine saplanmıyor. Bir müddet sonra hareket edebiliyor ve Metehan’ın yardımıyla yukarı çıkabiliyor.
İpi bırakmasa bir şey olmayacaktı ama ipin koptuğunu düşünmüş ve bırakmış. Biraz moralimiz bozuluyor. Geri dönmek daha zor olduğu için ilerlemek zorundayız. Daha 8 şelale var suyun kaynağına. Oradan da dönüşe geçmemiz gerekiyor. En az bir saatlik zamana ihtiyacımız var medeniyete ulaşmak için.
Suyun kaynağında bir işletme varmış. Sanırım insanların vazgeçmemesi için o yüreklendirici yazıları bu işletme yazmış. Yayık ayranından gözlemeye her şey var. Yanınıza mutlaka para alın. Bir çay içeyim, soluklanayım dersiniz belki. Çok aç değiliz biz. Biraz dinlenip dönüşe geçiyoruz. Aynı yolu dönmek zorunda değiliz. Suyun kaynağından, ağaçların arasından çok güzel bir patikadan geri dönebiliyorsunuz. Toplam iki saatte hepsini gezebiliyorsunuz. Bu iki saat şelaleler için geçerli. Erfelek Tatlıca Şelalesi Tabiat Parkı içinde şelaleleri gezdikten sonra piknik yapıp tüm günü geçirebilirsiniz.
Dönüş yolunda deli bir yağmura yakalanıyoruz. Kuru hiç bir yerimiz kalmıyor. Yerler çamur olup daha da kayıyor. Biz yine iyiyiz. Çoluk çocuk gelenler perişan oluyor. Terslikler geldikçe geliyor. Aracın oraya vardığımızda biraz donmuş ve sıçan gibi ıslanmış durumdayız. Tek isteğimiz ısınmak ve kuru bir şeyler giyebilmek. Gül üstünü değişmeye kalktığında kolunu hareket ettiremediğini farkediyor.
“Hastaneye gidiyoruz” diyorum. Yola çıktığımızdan beri zaten Azdavay Devlet Hastanesi, Sinop Devlet Hastanesi şeklinde dolaşıyoruz. Buranın kuzu kestanesi çok meşhurmuş. Biz aceleden alamadık. Siz belki fırsat bulabilirsiniz. Kestaneli çikolatalı bir tatlısını alabildik gerçi. O da çok güzeldi. Sinop şehir merkezine gelirken Hamsilos tabelasını gören Metehan girmeye kalkıyor. Unuttu hastaneye gittiğimizi. Çok gülüyoruz.
Sinop Devlet Hastanesi
Hastanenin acilinden girip derdimizi anlatıyoruz. Doktordu, röntgendi derken kendimizi alçı odasında buluyoruz. İnanılır gibi değil. Doku zedelenmesi diyorlar. Allahtan kırık yok. Doktorumuz alçıyı hazırlarken bu senenin ilk şelale düşüşü geldi diyor. Hastaneye her sene bir sürü şelale vakası geliyormuş.
Bunları okuyunca gözünüz korkmasın. Dikkatli olun, acele etmeden tırmanın, kaymayan bir ayakkabı giyin. Bence bir şey olmadan çıkabilirsiniz. Biz de çok şanslıydık. Öyle bir düşüşte sadece doku zedelenmesiyle atlatılması büyük mucize.
2011’de tam zamanlı işinden istifa edip tutkusu olan seyahat etmeyi iş haline getirdi. 2017 yılından beri Hürriyet Seyahat’te gezgin yazar, 2018’den beri de blogunda yazılar yazıyor. Blog ilk etapta gazetedeki yazılarının arşivi olarak düşünüldü ancak daha sonra istediği gibi özgür yazmanın tadına vardı. Gezdiği yerler kadar yollarda tanıştığı, dokunduğu hayatlarında hikayesini yazıyor. Belki bir gün bir hikayenin kahramanı da siz olursunuz kim bilir?