Kırklareli Gezilecek Yerlerin en başında Dupnisa Mağarası bulunuyor. Dupnisa Mağarası yarasaların yaşadığı ve ürediği, üç kısımdan oluşan, hem sulu hem de kuru bir mağara. Bulgarca’da “in” yani mağara anlamına gelen Dupnisa kelimesini, biz mağaraya isim olarak koymuşuz. Mağara mağarasını gezmeye var mısınız şimdi? Haydi başlayalım.
Beni sosyal medya hesaplarımdan takip etmeyi unutmayın 😉 İnstagram: nerdesinbahar
Dupnisa Mağarası Nerede? Nasıl Gidilir?
Dupnisa Mağarası Kırklareli’nin Pınarhisar ilçesinde ki Sarpdere Köyü’nde bulunuyor. İstanbul’dan yola çıkanlar iki ayrı yoldan gidebilir. Biri daha kısa olan Çatalca, Silivri Lüleburgaz yolundan, diğeri daha uzun Karamandere, Saray, Vize, Demirciköy yolundan gidebilirsiniz. İkinci yol daha uzun sürer ama Trakya’nın yemyeşil doğasından ve köylerinden geçerek gidersiniz. Seçim size kalmış. Birinci kısa aşağı yol yukarı 251 km, ikinci uzun yol ise 217 km arası hesaplanmış. Navigasyon hatasız götürüyor. Her iki yolda aşağı yukarı üç buçuk saat sürüyor. Lüleburgaz Dupnisa Mağarası arası kaç kilometre? derseniz eğer o da 81 km. O da yaklaşık bir buçuk saat sürüyor.
Hangi yoldan giderseniz gidin Sarpdere Köyü’ne gitmeniz gerekiyor önce. Zaten yaklaşınca Dupnisa Mağarası’nın tabelaları sizi hiç bırakmıyor.
Ben mağaraları çok seven biri olarak Dupnisa Mağarasına çok uzun zamandır gitmek isteyip de bir türlü denk düşüremeyenlerdendim. Gitmişken oralarda biraz yürüyeyim yada kamp yapayım istiyorum çünkü. En sonunda çok sevdiğim rehberlerden Erol Geygel ve ekibi Kamptrek‘in Dupnisa Mağarası etkinliğini görünce onların ekibine dahil oluyorum. Yürüyüş yok ama bahara merhaba kampı var. Kafa dinleme kampı olacak. Ben kendime yürüyecek bir yerler bulacağımdan eminim. Siz bireysel gidebileceğiniz gibi Dupnisa Mağarası’na giden doğa gruplarından biriyle de gidebilirsiniz. Hatta daha eğlenceli olur.
Dupnisa Mağarası Kamp – Karavan Yapılır Mı?
Sabahın erken saatinde yola koyuluyoruz. Öğle saatlerinde Dupnisa Mağarası yakınlarına varıyoruz. Biz yol üstünden başka katılımcıları da aldığımız için birinci yolu tercih etmek zorundaydık. Kendi aracımla gitsem diğer yolu tercih ederdim. Biz Dupnisa Mağarası’na bir gün sonra gitmeyi planlıyoruz. Önce kamp yapıcaz biz. Dupnisa Mağarası’nın mesire alanında kamp yapılabiliyor mu? bunu bilmiyorum.
Biz Dupnisa Mağarası’na 3 km kala dere kenarında kamp alanında kamp yapıcaz. Aracımız tam olarak kamp alanımıza giremiyor. Derenin üstünden geçen beton köprünün orada aracımızı bırakıp kamp alanımıza kamp malzemelerimizi taşıyoruz. Kamp alanımız dediysem herhangi bir tesis yok. Doğayla başbaşa, bakir yerlerde kamp yapmayı daha çok seviyoruz. Evet tuvalet yok. Duş yok. Mutfak yok. Elektrik yok ama bolca yıldız, ağaç ve sessizlik var. Dupnisa Mağarası kamp alanımız karavanlara uygun değil. Araç kamp alanına giremiyor.
Dupnisa Mağarası Yürüyüş
Herkes beğendiği bir yere çadırını atıyor. Ağaçlıklı dere kenarı bir yerdeyiz. Herşey çok güzel. Kahvaltı da etmedik. Hemen herkes bir köşede birşey hazırlıyor. Hamağımı bile kuruyorum. Daha önce ki başka sportif aktivitelerde bize şöförlük yapmış Coşkun abi bizimle bu sefer. Eğer gezinizde Coşkun abi varsa herşeyiniz çok konforlu olur. Semaveri hep arabadadır. Ateşinizi yakar. Çayınızı demler. Müthiş bir lojistik destektir. Yine farklı değil.
En son ne zaman hiç bir şey yapmadan kamp yaptım hatırlamıyorum. Hal böyle olunca elini kolunu koyacak yer bulamıyor insan. Kamp alanımızın yanında çok güzel bir eski köprü de var. Doğa çiçek böceğe karışmış. Mis gibi bahar gelmiş. Coşkun abiyi de kandırıp yürüyüşe çıkıyoruz tabiki. Dere boyunca ağaçlık alanların arasında yürüyoruz. Tavsiye ederim kesinlikle. Çok güzel bir doğası var. Dönüp akşam yemeği hazırlığı başlıyor.
Daha genç olanlar ayrı ateş yakmış. Güzel sohbetler eşliğinde akşam oluyor. Ateşimiz yanıyor. Bulunduğumuz yerde bizden başka kimse yok. En sevdiğim herkes uyuduktan sonra ateşin başında tek başıma kalmak. Bazen müzik dinlemek. Bazen sadece ateşin çıtırtılarını dinleyip ateş ve yıldızları seyretmek. Sabahın 4’ünü buluyor çadırıma gitmem.
Keyif kampı olduğu içinde kimse erkenden kalkmıyor. Ben de canım istediği zaman kalkıp ateşin başına yerleşiyorum. Henüz nisan başı olduğu için hava çok sıcak değildi bir gün önce ama birden bire bugün çok ısınmış hava. Kahvaltı sonrası Erol Hocam kendini derenin suyuna bırakıveriyor. Zaten ben kendimi zor tutuyordum. Soğuk mu? değil mi? derken üstümdekilerle atıveriyorum kendimi suya. Hakikaten soğuk su. Kışın bile kanyona girerek soğuk su konusunda kendimi aştığımı düşünüyordum ama o öyle değilmiş. Gerçekten dayanması zor bir soğukluk. Resmen Yavaş yavaş kururken bir taraftan da çadırımı topluyorum. Artık Dupnisa Mağarası’nı görmeye gitmeliyiz. Buraya asıl geliş amacım mağarayı görmek.
Dupnisa Mağarası Giriş Ücretli Mi?
Dupnisa Mağarası’na üç km ötede kamp yaptığımızı yazmıştım. Eşyalarımızı toplayıp araca taşımamız yerleştirmemiz bitince yola koyuluyoruz ve kısa bir sürede de Dupnisa Mağarası’nın önünde buluyoruz kendimizi. Otoparkına aracı parkedebilirsiniz. Dupnisa Mağarası’nın öğrenci 5 TL yetişkin ise 10 TL giriş ücreti var (2019). Görevli size bir makbuz kesip veriyor. Normalde mesire alanındaki derenin kenarından yürünerek giriliyormuş. Çıkışa kadar bunu bilmiyorum. Biz mağaranın girişi olduğunu düşündüğümüz yere baya tırmanmak zorunda kalıyoruz Yolda durup dinlenen çok insan görüyorum. Merdiven yapmışlar tabi. Dağı tırmanacağınızı düşünmeyin.
Dupnisa Mağarası Açık Mı? Dupnisa Mağarası Ne Zaman Açık? Dupnisa Mağarası’na Ne Zaman Gidilir?
Dupnisa Mağarası kuru, sulu ve Kız Mağarası olmak üzere 3 ayrı bölümden oluşuyor. Birbirine bağlı iki kat ve üç mağaradan oluşuyor yani. Kuru kısım 900 metre, sulu kısım ise 1700 metre uzunlukta ama gezilebilen kuru kısım 200 metre, Sulu Mağara da 250 metrelik kısmıdır. Bizim girdiğimiz kuru kısmı. Burada yarasalar yok. Sadece Kuru Mağara yılın 12 ayı açık.
Sulu Mağara ise 15 Kasım- 15 Mayıs arası yarasaların üreme dönemi olduğu için kapalı oluyormuş ve turizme kapalıymış. Diğer kısım ise tamamen mağaracıların teknik malzemeyle girebileceği zor ve asla kafanıza göre girmemeniz gereken tehlikeli bölümleri. O bölümü geçmiş bir arkadaşım çok güzel olduğundan bahsetti. Belki bir gün o kısmına da girerim onlarla. Dupnisa Mağarası’nın toplam uzunluğu 2720 metre.Dupnisa Mağarası’nın turistik açık olduğu bölümlere sabah 8 akşam 17 saatleri arasında giriş yapabilirsiniz.
En son tepeye vardığımızda bir turnikeden geçip aşağı iniyoruz. Mağaranın içi ışıklandırılmış ama neyseki Gürcistan’daki mağaralar gibi disko gibi rengarenk değil. Hoş güzel bir sarı ışık var. Siz yine de ne olur ne olmaz yanınıza bir kafa lambası alın derim. Gürcistan’da ki mağaraların tek artısı size bir rehber veriyor olmaları. O anlatıyor siz dinliyorsunuz.
Mağaraların içi nemli bir ortam olduğu için ayağınızda kaydırmayan bir ayakkabı olması şart. İşe gittiğiniz deri topuklu botlarınızla gitmemenizi özellikle tavsiye ederim. Peki kaç derece Dupnisa Mağarası’nın içi? Kuru kısmı 17, aşağıda ki Sulu Mağara 10 dereceymiş. Yaz kış ısı değişmiyormuş. Ona uygun birşeyler giyerseniz üşümezsiniz.
Dupnisa Mağarası
Trakya’nın tek turizme açık mağarasını uzun zamandır görmek istiyordum. Mağara tam dört milyon yıldır gelişimini sürdürmeye devam ediyormuş. Peki Dupnisa Mağarası nasıl oluşmuş?
Dupnisa Mağarası, yeşilin her tonunu görebileceğiniz yoğun bitki örtüsüyle kaplı bir bölgede, ikinci jeolojik zamanda mermerler içerisinde birbirine bağlı iki kat ve üç mağaradan oluşmuştur. Bu nedenle bilimsel olarak “Mağara Sistemi” olarak bilinir. … Mağarada, zengin damla taş oluşumları yer alır. 16 türden 60bin civarında yarasa ve 184 mağara omurgasızının yaşadığı önemli bir yeraltı yaşam alanı.
Mağaranın içi hakikaten çok güzel ve enteresan sarkıtlar var. Damlataşlar benim en sevdiklerim. Doğa bir dantel gibi işlemiş dağın içini. İnsan büyüleniyor. Dupnisa Mağarası’nın içinde gezerken bir yere kadar gidebiliyoruz. Çok kısa sürüyor. Çıkışta bilet kesen görevliyi yakalayıp soruyorum. “Neden söylemedin?“diye. Söyleyecekmiş ama çok kalabalık gelmişiz ve o an kaymakam oradaymış. Söyleyememiş. Gerçi söylese ne olacak. Yapacak birşey yok. İzin verilen kısım kadar olan yerini gezebilecektik yine. Söylese girmeyecek miydim? Tabiki girecektim.
Dupnisa Mağarası’nda Kaç Adet Merdiven Var?
Dupnisa Mağarası’nda kaç adet merdiven var? inanın sayamadım. İnternette bununla ilgili pek çok bilgi var ama inanın basamakların hiç önemi yok. Yapılamayacak, çıkılamayacak bir durum yok. En kötü dinlenirsiniz arada. Hem manzaranın tadını çıkarırsınız.
Dupnisa Mağarası Mesire Alanı ve Piknik Alanı
Dupnisa Mağarası’nın girişi Sulu Mağara tarafında yani alt taraftaymış. Mağaranın içinde dere kenarından yürüyüp birkaç tane de göletten geçiliyormuş. Ben göremedim onları tabi. Mağara turumuz bitince öğreniyorum aslında çıkıştan girdiğimizi. Sulu kısmın kapalı olduğunu.Bunu duyunca asıl girişi merak ediyorum.
Erol Hocam gösteriyor. Onlar çay içerken ben asıl girişe koşuyorum. Derenin kenarından yine basamaklarla daha kolay bir yoldan kısa sürede mağaranın girişine ulaşabiliyorum. Bu dere mağaranın içinden geliyor. Yeraltı suları yani. Oradaki dağ, taş çok güzel. İki dağ kemer gibi köprü yapmış. Onun altından geçiyorsunuz. Burada kendi kendime fotoğraf çekerken çok eğleniyorum.
Yıldız Dağları’nın arasındaki Dupnisa Mağarası ve mesire alanı mis gibi orman kokusunu içinize çekebileceğiniz, yeraltı sularının yeryüzüne çıktığı derenin kenarında çayınızı içebileceğiniz bir yer. Hamağınızı kurup piknik yapabilirsiniz. Aynı zamanda girişinde ve içinde kurulan küçük pazarından doğal ürünler satın alabilirsiniz. Hazırlıksız gidecekler için de piknik alanında bir gözlemeci nefis gözlemeler yapıyor. Çay da var. Daha ne olsun.
2020 senesi karavancılık ve kampçılık kazanacak malum. Bir haftasonu yolunuzu Dupnisa Mağarası’na düşürüp benim gibi huzur bulabilirsiniz. Evden mis gibi kokarak çıkmak, geri dönerken is kokarak girmenin mutluluğu hiç birşeyde olmuyor. Konfor alanımızdan çıkıp kafamıza reset attığımız o günler çabuk gelir umarım.
Eklemek istediğiniz bilgileri yorum olarak eklerseniz yazıya eklerim. Bilgi paylaştıkça çoğalır.
2011’de tam zamanlı işinden istifa edip tutkusu olan seyahat etmeyi iş haline getirdi. 2017 yılından beri Hürriyet Seyahat’te gezgin yazar, 2018’den beri de blogunda yazılar yazıyor. Blog ilk etapta gazetedeki yazılarının arşivi olarak düşünüldü ancak daha sonra istediği gibi özgür yazmanın tadına vardı. Gezdiği yerler kadar yollarda tanıştığı, dokunduğu hayatlarında hikayesini yazıyor. Belki bir gün bir hikayenin kahramanı da siz olursunuz kim bilir?