Hürriyet Seyahat’te yayımlanan yazımın daha detaylı hali
Bansko’ya nasıl gidilir? Bansko’ya turla gitmek mantıklı mı? Bansko pistleri nasıl? Bansko da zirveye nasıl çıkılır? Bansko’da yeme içme alternatifleri neler? Bansko’da ki gece hayatı ve eğlence durumları nasıl? Bansko’da nereden alış-veriş yapılmalı? Tüm bu sorularıma yanıt aradığım Bansko maceramdaki tecrübelerimi sizinle paylaşmak istedim. Bu beş günde neler yaptım, neler ettim?
Beni instagram hesabımdan takip etmeyi unutmayın. Hikayeler ve öne çıkanlarda çok şey anlatıyorum 😉
İnstagram: Nerdesinbahar
Bansko’ya Turla Gitmek Ekonomik mi?
Daha önce gitmediğim, ucuz olduğunu arkadaşlarımdan dinlediğim, en basit pistlerden inmenin bile en az yarım saat sürdüğü, dünyaca ünlü bir kayak merkezi Bansko‘ya nasıl gitmeliyim? diye araştırmaya başladığımda düzenlenen kayak turlarının çok ekonomik olduğunu gördüm. Kayak, dalış gibi sporlarda bireysel gitmek çok ekonomik olmadığından turlarla gitmek mantıklı. Ancak internetten tam araştırmadan bu turları satın almayın. Akşam yemeği dahil değil 199 euroya gittim ben. 5 gece, 199 eurodan 150 euroya kadar değişen fiyatlar duyduk, hem de akşam yemeği dahil. Bizim ülkemizde de böyle fiyatlara kalabilmek ve kayabilmek en büyük dileğimiz. Biz Mountain Paradise Apart Hotel‘de kaldık. Odamızda mutfak vardı ama ekipman yoktu. Gondolaya 10 dakika yürüme mesafesindeydi. Turlar yolda çok az duruyor. Ona göre önleminizi almalısınız. Yiyecek içecek gibi servisleri pek yok. İhtiyaç molaları bile koşa koşa. Fazla sallanmayın, beklemiyorlar.
Bansko Yolları Taştan
Sömestre tatilinin başlamasıyla çocuğunu alan karla buluşturmak için Bansko yollarına düşmüş durumda. Konaklama, kayak ve yemek konusunda bizim ülkemize göre oldukça ekonomik olan en yakın yurt dışı kayak merkezi Bansko, gece eğlenceleriyle de gençlerin gözdesi. Hem kayak öğrenmek, hem eğlenmek, hem karla kaplı dağlarda kara doymak için tüm Türkiye Bansko’ya akın etmiş durumda. Okullar kapanır kapanmaz cuma akşamı kayak yolundayız. Son gün tur gidiş saatini bir buçuk saat geri çekince otobüse nasıl yetiştiğimi bilemiyorum ama başkaları yetişemiyor ve biz bir saat İstanbul’da bekleyip bir türlü şehirden çıkamıyoruz. Hayatımın en büyük ikinci bavuluyla yollardayım. Bir dalış, bir kayak böyle olmak zorunda. Ekipmanım tam olmazsa gittiğim yerde sıkıntı çekebilirim.
Daha önce Uludağ’a gittiğim gençlerle birlikteyim. Arka koltuklara yerleşip açıyoruz müziği, boş koltuklara yayılıyoruz. Her zaman ki gibi dört ayak üstüne düşmüş durumdayım. Vee uzun bitmek bilmeyen yolculuğumuz başlıyor. Saat 9,15 de bindiğimiz otobüs gece saat 2 de Kapıkule’ye ulaşıyor. 70 otobüs varmış bizimle birlikte. Okulların kapanmasıyla herkes yollara düşmüş. Otobüslerden herkes iniyor, tek tek pasaport kontrolüne giriyor. Bu tam 7 saat beklemek anlamına geliyor. Yatıyoruz, kalkıyoruz, uyuyoruz hala aynı yerdeyiz. Neyse ki bize sıra gelince her şey hızlı ilerliyor ve sorunsuz sınırdan geçiyoruz.
- Uludağ maceramı okumak isterseniz tıklayın.
Bansko
Otele tam 17 saatte ulaşarak bir rekor kırıyoruz. Kayak turu düzenleyen firmalar bu 17 saatte bir sefer kek ve sudan başka bir şey vermiyor. Sınırı geçer geçmez mola verdiğimiz yerde mercimek çorbasından işkembeye her şey var. Orada bir şeyler yememiş olsak mahvolmuştuk. İnsanlar bu kadar sürede kıta değiştiriyor.
Otelimizde spa hizmeti olunca o kadar yorgunluğu atmak için kendimizi saunaya ve jakuziye atıyoruz. Masaj 100 leva 100 dakika. 5 gün buralardayız. Turumuz ekipman kiralayabilmemiz için Thasakiris‘le anlaşmış. Thasakiris gondolanın hemen karşısında. Kayak, bot ve batonlar için günlük 15 leva ödüyoruz. Hangi turdan olduğumuza dair kolumuzda bir bilekliğimiz var. Onların da elinde adımızın olduğu bir liste. Ne aldıysanız ve ne ödeyecekseniz oraya kaydediliyor. Giderken hesabınızı kapatıyorsunuz. Thasakiris’in sahibi Yorgo bir Yunan ama çok güzel Türkçe konuşuyor. Akşam ekipmanlarınızı teslim ederken yarın kayacağınızı söylerseniz sizin için aynı malzemeyi ayırıyorlar.
Bansko’da ki nüfus şu dönem Türk, biraz Bulgar, birkaç tane de diğerden oluşuyor. Sırada dağa çıkmak var. İlk gün Thasakiris’in servisini kullanıp kişi başı 10 leva verip gondolanın götürdüğü yere ulaşıyoruz. Orada tanıştığımız Burcu ve oğlu Demir kayak dersi alacaklar. Kayak evinden hoca bulabileceğiniz gibi dağa çıktığınızda yanınıza gelen hocalardan da öğrenebilirsiniz. İki saati iki kişi için 130 leva. Eğer tek kişi alacaksanız 100 leva. İki saat ders dağdan aşağı inmeniz için asla yeterli değil. Mutlaka hocayla birlikte aşağı inmelisiniz.
Gondola da Nerede İnmelisiniz?
Ben arkadaşımın kızı Yağmur’a kaymayı öğreteceğim için servisle çıktık. Gondola iki duraktan oluşuyor. Sakın ilk durakta inmeyin. Orada çok Türk’ün telef olduğu söyleniyor. Çok dik bir pist. Gondolanın son durağından aşağı inilen en kolay piste ski road diyorlar. İlk başları ve sonları oldukça düz ama aralarda güzel pistler var. Belli bir noktada yol ikiye ayrılıyor. Eğer soldan giderseniz yol üstünde bir cafe var ve bu yol gondolanın başlangıç noktasına gidiyor. Sağdan giderseniz güzel virajlı pislerden sonra sola saparsanız diğer yolla birleşip gondolanın başlangıç noktasına ulaşıyorşunuz ama sağa saparsanız telesiyeje ulaşıp oradan gondolanın ara istasyonuna ulaşıp aktarma yapıp tesislerin olduğu bölüme geri gidebiliyorsunuz.
Gondolanın son durağında restaurant ve cafe var. Aşağıdakinden birkaç leva daha pahalı. Dağda wifi internet mevcut. Gondola tek çıkış 28 leva. Eğer kaymayacaksanız sakın servisleri kullanıp 10 levaya çıkarım diye düşünmeyin, geri dönemezsiniz. Yarım gün 48 leva, tam gün 58 leva. Birkaç günlük aldığınızda gün başına 2 leva karınız oluyor ama kaymama durumunuzda o para yanıyor.
Otelimiz Bansko merkeze 10 dakika yürüme mesafesinde. Yolumuzun üstündeki Guinness Hotel’den skipass alabiliyoruz. Skipass kart depozitosu 5 leva. Kartla işiniz bittiğinde gondolanın bulunduğu yerdeki makinalardan iadesini yapıp paranızı almayı unutmayın. İadesi sadece gondolanın orada. Gondolaya binilen yerden saat 12,30 dan önce yarım günlük skipass satmıyorlar ama otelden satılıyor. Zaten oradan yürümek, ekipmanları kiralayıp giymek ve gondolaya yürümek 12,30’u buluyor.
Her gün kayamam diyerek çıktığım yolda tüm sızlayan kemiklerime inat her gün kayıyorum. İlk gün yoğun tipi altında kayıp, devamlı “önüne bakma ileri bak, beni takip et Yağmur” diye bağırmaktan sesim kısılmış. Hafif bir grip durumum var. Kaymaya giderken mutlaka yanınıza grip için bir ilaç, ateş düşürücü, kas gevşetici, ağrı kesici almalısınız. Sabahları bir yerim ağrımasa bile mutlaka bir ağrı kesici içip kaymaya gittim. Bizim snowboard yapan çocuklardan öğrendim. Gerçekten işe yarıyor.
Bansko’da ki Kolay Pistler
Bansko’da zirvedeki mavi pistlerin zor olduğunu söylediler. İlk günden o kadar yoruldum ki çıkmaya cesaret edemedim. Kolarski denilen telesiyejden 6-4-1 rotasını takip edince, eğer dizlerinizi çok yormamışsanız oldukça dik pistlerden kayabilirsiniz. Ben dağdaki kafede kızlarla karşılaşıp bu rotayı öğrendikten sonra hangi telesiyeje bindiğime bakmadan Banderitza-1 telesiyejine binip, indiğim yerde buradan nasıl inicem dehşetine kapıldım. Allahtan kızlarla yine karşılaştım da yanlış geldiğimi söylediler. O an biri bana bir fiske dokunsa o dik pistten aşağı uçmam an meselesiydi. Gerisin geri nasıl kaçtığımı bilmiyorum. Kırmızı pistmiş. Hangi telesiyeje bindiğinize dikkat edin.
Bansko Zirveye Nasıl Çıkılır?
İlk gün tipiden göz gözü görmezken sonunda güneş açıyor ama bu seferde deli soğuk var. Her şeye rağmen zirveye çıkıp o dağlara adım atmalıydım. Banderitza-1den bineceğiniz telesiyejden inince etrafından küçük bir turla Banderitza-2 telesiyejine aktarma yapıyorsunuz. Orası da sizi zirveye götürüyor. Hava günlük güneşlik, dağın zirvesindeyim ve karşımda karlı dağlar. Muhteşem manzarasıyla, mis gibi dağ havasıyla asla unutamayacağım anılarım arasında yerini alıyor.
Bizim çocukları bir sabah görüyoruz. Onlar hep buralarda, zirvelerde snowboard yapıyorlar. Pirin dağının ormanlarına dalıp kayboluyorlar. Akşam geldiklerinde Pirin dağının çam parçaları koyunlarından çıkıyor. Snowboard yapmadığıma lanet ediyorum.
Bansko’da Yemek
Tatilimin ilk bölümünde orada tanıştığım çocuklu tek yetişkinlerle sakin zamanlar geçiriyorum. Her gün kayak, sonrası spa ve yemek döngüsü birkaç gün peşimi bırakmıyor. Oda arkadaşım Pınar’la karşılaşamıyoruz bile. Yemek yediğimiz yerler arasında Queen’s Pub canlı müzik ardından her gece ayrı gösterileriyle ve güzel yemekleriyle en sık gittiğimiz yer oluyor. Çocuklu aileler en çok burayı tercih ediyor. Burada müzik oldukça yüksek. Sohbet etmek ve daha sakin bir yer arıyorsanız Euphoria bar&grill aradığınızı verebilir. Tiramisusuna bayıldım ben. Porsiyonlar oldukça büyük. Genelde bir porsiyon isteyip ikiye böldük hep. Bir kilo et geliyor. İnsan yiyecek bunu cümleleri dökülüyor ağzımızdan hep.
Thasakiris‘in karşısında bir börekçi var. Sıcak çayı da var her zaman. Şiddetle tavsiye ederim. Hem ucuz hem lezzetli. Dönerci Hasan Usta‘da lezzetli ve ucuz şeyler var. Krepi waffle gibi yaptıkları bir tatlıları var. Son sabaha sakladım yemeyi ve dehşet lezzetliydi.
Bansko’da Gece Eğlencesi
Turumuzun verdiği broşürde nerede indirimli yemek yiyebileceğimiz yazıyor. Bize verdikleri bileklikleri gösterdiğimiz de liste üzerinden %10 indirim alıyoruz. Tatilimin ikinci yarısında bizim çocuklarla odalarda toplaşıp, gecenin dörtlerinde gece cluplerin de sabahlayıp aradığım kanı buluyorum. Flash en çok tercih ettikleri clup oluyor. Gelen dje göre giriş ücreti değişiyor. Kalabalık grup olunca sıkı pazarlıkla 10 levaya girmeyi başarıyoruz.
Bin kaplan gücünde bir eğlence hakim içeride. Kızlar sahnede gösteri yapıyor. Perun otelin casinosunun ücretsiz servis veriyor. Son gün son sürat düşüşümün ardından Old Town‘a salıyorum kendimi. Asıl aradığım kanı son gün keşfetmenin şaşkınlığındayım. Otantik Bulgar tavernaları, geyik etinden yapılmış yöresel yemekler, bulgar müziklerinin taştığı sokaklar… Geyik eti ve şarap 25 leva. Uzun uzun dolaştım sokaklarında.
Uykusuz geceler, dur durak bilmeyen kayma ve spa günlerimizden sonra dönüş yolundayız. Bansko denildiği kadar ucuz bir yer değil. Bansko yerine sınıra yakın Mustafa’nın yerinden alışveriş yapmalıymışız. Her şey çok daha ucuz. Kuru etleri ve sucuğu beni hayal kırıklığına uğrattı ama aldığım diğer ürünler nefis çıktı. Herşey Mustafa’nın yerinde ucuz olabilir ama kesinlikle yemek yemeyin. Üç köfteye 25 lira ödedik.
17 saat gidişimizin aksine güle oynaya sorunsuz dönüyoruz. Tek heyecan ekip arkadaşlarımızdan birinin pasaportunu kaybetmesi oluyor. O da kısa sürede bulunuyor. Sanırım sonunda bu sene kara doydum
2011’de tam zamanlı işinden istifa edip tutkusu olan seyahat etmeyi iş haline getirdi. 2017 yılından beri Hürriyet Seyahat’te gezgin yazar, 2018’den beri de blogunda yazılar yazıyor. Blog ilk etapta gazetedeki yazılarının arşivi olarak düşünüldü ancak daha sonra istediği gibi özgür yazmanın tadına vardı. Gezdiği yerler kadar yollarda tanıştığı, dokunduğu hayatlarında hikayesini yazıyor. Belki bir gün bir hikayenin kahramanı da siz olursunuz kim bilir?