Bademli Köyü’nü çok uzun zamandır biliyorum ama bir türlü yolum düşmüyordu. Bademli Köyü nasıl olduysa hala çok sakin, hala çok bakir yerler barındırıyor. Bademli Köyü’nde herkesin bildiği Killik Plajı haricinde benim daha çok sevdiğim Pissa Plajı oldu. Şezlong şemsiye ve insan kalabalığından uzak cennet gibi uçsuz bucaksız bir plaj.
Beni instagram hesabımdan takip etmeyi unutmayın. Hikayeler ve öne çıkanlarda çok şey anlatıyorum 😉
- İnstagram: Nerdesinbahar
Bademli Köyü
Bundan tam 25 sene önce ki motorla çıktığım Ege turunu yeniden gerçekleştiriyor gibiyim. Dikili bir sonraki durağım. Dikili’deki Bademli Köyü‘nü çoktandır merak eder dururdum. Bademli köyüne Dikili merkezden geçilerek gidilebiliyor. Dokuz km uzaklıkta sadece. Bademli Köyü’ne girince çarşısının orada arabayı park edip duruyorum. Çok güzel bir örme çantayla göz göze geliyorum. Onu ören harika kadınla sohbet ediyorum önce.
“Nereye gideyim? nereyi göreyim?” sorularıma muhtarda ekleniyor. Bademli köyünün muhtarı bir kadın. Tam da oradaki kahvede oturmuş çay içiyordu. Kısa bir tanışmadan sonra bana kayıp şehirden, Fransızların geçen sene gelmesinden ve kayıp şehrin burada olduğunun kesinleştiğinden bahsediyor. Bana koruk suyu ikram ediyor. “Bu koruk suyunu sadece Bademli de içersin” diyor.
Bademli küçücük bir köy ve oldukça sakin geldi bana. Herkes birbirini tanıyor. Söylediklerine göre artık köy değil mahalleymiş. Küçük sakin bir ege kasabasına yerleşeyim klişesi burası için çok uygun. Zaman durmuş gibi.
Pissa Plajı
Bademli Köyü’nde ki çarşıdan çıkınca yön ağacı dedikleri bir göbeğe geliyorum. Cansız bir ağaç koymuşlar. Sanırım o ağaçtan sağa dönmem gerekiyor. Orası sahile giden yol. Bir müddet sonra solda kokereççiyi görücem ve oradan sola gidersem Pissa Plajı‘na ulaşıcam.
Toprak bir yola sapıyorum. Bir müddet sonra solumda bir deniz beliriyor. Yola devam etmek gerekiyor. Böyle doğru düzgün yol olmayan yerlerde nerede olduğumu asla bilemiyorum. “Nereye gidiyorsun ey Bahar” diyorum. Çoğu zaman kaybolsam da bu sefer bulacağımdan eminim. Muhtar bana bir kroki çizdi. Ona göre doğru yoldayım.
O toprak yolu hiç bırakmazsanız sizi Pissa Plajı’na götürüyor. Bademli köyüne 15 dakika uzaklıkta. Herhangi bir tabela yok. Oldukça büyük bir plaj burası. Yukarıdan bakınca mavinin tonlarının birbiriyle dansına şahit oluyorum. Herhangi bir ücret yok. Arabayı yukarı bırakıp azıcık aşağı yürüdüğünüzde plajın altın kumlarına ulaşıyorsunuz.
Çok kalabalık değil. Kayıp şehrin peşine düşmeden önce biraz serinlemek istiyorum. Hava çok sıcak çünkü. Sahilden bakınca denizin ortasında ki bahsedilen adayı görüyorum. Tekneyle gidilebilen Ayanikola Kilisesi bu adada bulunuyormuş. Hava biraz esintili. O gün adaya gidemeyeceğimi öğrendim önceden.
- Sardala Koyu maceramı da okumak isterseniz tıklayın.
Kilisenin çoğunun yıkıldığını ama merdivenlerinin durduğundan bahsettiler. Sardala koyundaki Mankaya geliyor aklıma. Oradaki kaya yapısına da çok benziyor. İlk fotoğraflarını gördüğümde Mankaya ‘mı diye bir eğilip bakmıştım. Pissa Plajı‘nda bir müddet yüzüp gelenlere kayıp şehri ve suyun içindeki kalıntıları soruyorum. Kimsenin haberi yok.
Toparlanıp çıkarken atılmış çöpleri görüp üzülüyorum. İnsanımız ne zaman öğrenecek böyle bakir yerleri temizleyen birilerinin olmadığını. Arabayı bıraktığım yerde zeytin ağaçları var. Burası doğayla baş başa bir deniz kampına çok uygun.
Killik Plajı ve Kayıp Şehir
Şimdi kayıp şehrin peşine düşmek için Killik Plajı‘nın olduğu tarafa gitmem gerekiyor. Geldiğim toprak yoldan geri asfalt yola çıkıyorum. Asfalt yola çıktığımda sağa gidersem Bademli Köyü’ne, sola gidersem Killik Plajı’na ulaşıcam. Muhtarın bana çizdiği kroki bu şekilde.
Killik tarafına gidince sağı takip edip üç katlı beyaz evin oradan dönmem gerekiyor ama ne yaptıysam o beyaz eve ulaşamıyorum. Sahil şeridi boyunca ücretli kamp alanlarından geçiyorum. Döne döne başım dönüyor. Bir Yahudi Kalesi ve kayıp şehir var. Birkaç kişi duymuş biliyor ama tarif edemiyor.
Yazlıkçıların evlerinin bulunduğu tek bakkalın oradan sahile inmemi söylüyorlar. İniyorum. Sorduklarım benimle dalga geçiyor. “Gidemezsin bulamazsın.” Umudumu kaybetmeye başladım. Hava çok sıcak çünkü. Sahilde de bir fırtına hakim.
Sahilde ki evlerin önünden toprak yola sapıp denize kadar gidiyorum. Bir yıkıntıya ulaşıyorum ama hava öyle çok esiyor ki suya girip kalıntıları görmek hayal oluyor. Kayıp şehir öyle bir kaybolmuş ki kimse bulamıyor. Sanırım Fransızların geri dönüp o kayıp şehre giden bir yol ve tabela koymasını beklemem gerekiyor. Belki kazıp çıkarmaları gerekiyor. Bende rotamı hali hazırda bilinen başka bir antik kente Bergama‘ya çeviriyorum.
Belki kayıp şehri bulamadım ama daha önce adını duymadığım iki güzel plaj gördüm, öğrendim. Killik koyu bilinen ve yerleşilmiş bir yer olmuş ama Pissa Plajı zeytinliklerin içinden gidilen henüz kimsenin kapmadığı bir yer halihazırda.
Güncelleme: Pissa Plajı artık bakir bir koy değil. Artık orada şezlonglar, şemsiyeler ve herkesin çok hoşuna giden bir tesis var. Girişi ücretli. Çoğunluk bunu seviyor zaten. Herkese iyi eğlenceler
2011’de tam zamanlı işinden istifa edip tutkusu olan seyahat etmeyi iş haline getirdi. 2017 yılından beri Hürriyet Seyahat’te gezgin yazar, 2018’den beri de blogunda yazılar yazıyor. Blog ilk etapta gazetedeki yazılarının arşivi olarak düşünüldü ancak daha sonra istediği gibi özgür yazmanın tadına vardı. Gezdiği yerler kadar yollarda tanıştığı, dokunduğu hayatlarında hikayesini yazıyor. Belki bir gün bir hikayenin kahramanı da siz olursunuz kim bilir?
Harika bir koy burası.
Ben de çok beğendim. Daha uzun süre kalabilmeyi çok isterdim 🙂
154 donum araxisi ile Demirkent zkooperatifine ait arsasi Dikili Belefiyesi ve Bademli muhtarliginin engellemesi ile turistik tedis yapimi engellenmis ve 2017 de 6 trilyon liraya satilmistir,.Hisse basina 18.000TL dusmustur. 1976 yilinda bibir hevesle girfigim koop. sona ermistir.
de, da ve ki bağlaçları hep yalnış yazılmış!
İlk zaman yazdığım yazılar. Düzelttim. Teşekkürler uyarı için
Rica ederim.