Azerbaycan Türki Cumhuriyetlerin içinde en büyüğü ve en çok diyalogda olduğumuzdur. Azerbaycan Hazar Denizi kıyısında, tek millet iki devlet sloganıyla ünlü can Azerbaycan. Öyle çok sevildik, o kadar çok memlekete selam getirdik ki… Hayatımın sonuna kadar unutamayacağım seyahatlerimden birisiydi kesinlikle. Bu yazıda Azerbaycan tecrübelerimi, Azerbaycan görülecek yerleri, Azerbaycan doğa turistik yerleri bulacaksınız. Biz çok eğlendik umarım sizde aynı keyifle dönersiniz. Hadi başlayalım ne umduk? ne bulduk? serimize.
Beni sosyal medya hesaplarımdan takip etmeyi unutmayın 😉 İnstagram: nerdesinbahar
1. Bakü
Bakü Azerbaycan’ın başkenti ve en büyük şehridir. Kısaca bir liste yapmak gerekirse aşağıdaki listeyi sıralayabilirim ama Bakü’de tabiki daha fazlası var. Çok ayrıntılı Bakü gezilecek yerler yazım için şuraya tıklayabilirsiniz.
- Bakü Old Town’ı yani onların deyimi ile İçeri Şeher
- Quz Qalası
- Şirvanşahlar Sarayı
- Alev Kuleleri
- Targovi Caddesi
- Şehitler Hıyabanı
2. Gobustan
Bakü’ye yaklaşık 40 km ve yarım saat uzaklıkta bulunan, çok eski duvar resimlerini görebileceğiniz yer Gobustan. Gobustan’ın girişi ücretli belli saatleri var. Oradan da mutlaka onların Balçık Volkanı dedikleri Volkan’a gitmelisiniz. Nasıl gideceğiniz, neler yapacağınız Bakü yazım içinde bulunuyor. O yazım için buraya tekrar link bırakayım.
3. Sumqayıt
Sumgayıt modern bir şehir ve Bakü’nün sayfiye yeri gibi. Denize girecekseniz mutlaka burada girmelisiniz. Sakin ve düzenli bir şehir. Bakü yazım içinde daha ayrıntılı bilgi bulabilirsiniz. Bakü yazıma buraya tıklayarak ulaşabilirsiniz.
4. Şamahı Rayonu
Gürcistan’dan direkt Bakü’ye geçip orayı detaylı gezdikten sonra dönüş yolunda da Azerbaycan görülecek yerleri gezmeye başlıyoruz. İlk durağımız Şamahı Rayonu’nda mutlaka görmelisiniz dedikleri Cuma Camii. Şamahı Ulu Camii yada Cuma Camii diye anılıyor. (Azerice: Şamaxı Cümə Məscidi) Zaman içinde pek çok kez depremle yıkılan cami en son 2009’da Aliyev tarafından restore ettirilmiş. Güney Kafkasya’nın en eski camisiymiş ve 743 yılda yapılmış. Pirimiz Evliya Çelebi 17. Yüzyılın başlarında buraya gelmiş ve yazmış. Onun dolaştığı yerlerde dolaşma fikri bile çok güzel. Şuan pırıl pırıl yepyeni bir cami. Azerbaycan’ı görmeye çıktıysanız mutlaka uğramalısınız.
Arkadaşımız buraya gelmişken namaz kılmak istiyor. Aşağı yukarı bir saat burası için yeterli oluyor.
5. Nohur Gölü Nerede?
Ben uyurken arabayı kullanan arkadaşım Lahic Kând‘i geçince “Bari Nohur Gölü’ne gidelim. Hem orayı da görmüş oluruz. Hem kamp yaparız” diyoruz. Akşam olmak üzere çünkü. Adres sormak için girdiğimiz bizim Şile’de ki et mangal yerlerine benzeyen bir yere giriyoruz. Adam gölü tarif ediyor. Biz tam çıkıcaz. Eğilip “domates biber var mı?” diye soruyorum. “Napacaksın?” diyor. Ben “Alacak yer bulamadık?” deyince “gel “diyor ve giriyor koluma beni mutfağa götürüyor. Bir torba veriyor. Restoranın mutfağında alışverişe başlıyorum. Nohur Gölü‘nde kamp yapmaya gittiğimizi öğrenince illa orada kamp yapmamızı istiyorlar. “Para vermem” diyorum. Bir aydır yoldayız. Azerbaycan bizim için çok pahalı. “Bizim konaksınız” diyor. İşte böyle başlıyor sabahlara kadar sürecek ikramlar, muhabbetler.
Ne çok seviyorlar bizi. Devamlı masamıza birileri gelip bizimle sohbet ediyor. Orada çalışan Kenan ve Punhan unutamayacağımız anılarla ayrılmamıza sebep oluyor. Biz ertesi gün Nohur Gölü’nü naptıysak da bulamıyoruz. Öyle bir göl yok bence ya da çok iyi saklamışlar. Kime sorsak eliyle ileriyi işaret edip Gabak diyor. Biz göbek anlayıp bulduğumuz her göbekten dönüyoruz. Bir aşağı bir yukarı aynı yolu en az dört kez gidip geliyoruz. En sonunda “eyyh yeter orayı da görmeyiverelim” diyorum. Bazen çok ısrar etmemek gerekiyor. Eğer siz bulabilirseniz lütfen yorumlara yazın. Hatta bir fotoğraf yollayında yazıya ekleyelim.
6. İsmayıllı, Lahic Kend
Nohur Gölü sırra kadem basınca Lahic Kând‘e sürüyoruz. Bunun için geldiğimiz yolu geri gitmemiz gerekiyor. Köyde açılış var. Köye girmek bir hayli zor oluyor. Bizim Şirince gibi bir yer. Ne çok şehit vermişler. Tüm geçtiğimiz yerlerde fotoğrafları asılıydı. İsmayıllı Lahic Kənd, müzesi, hamamı, tarihi sokaklarıyla çok değişikti.
Azeriler turistlere ayrı kendi halkına ayrı fiyat uyguluyor. Biz de kazıklanan taraf oluyoruz. Bir şapkaya bakıp fotoğraf çekerseniz ve almazsanız fotoğrafın parasını verin diyorlar. Bir adam beni görünce bir kıyafeti giydirmek istiyor. Giymeden önce soruyorum. Kıyafeti giymem için 1 manat istiyor. “Vermem” deyince yine de giy diyor. Ben de birkaç dakikalığına Zeyna oluveriyorum.
Bakü İsmayıllı arası yaklaşık 185 km. Bakü’den otobüsle ulaşabileceğiniz köy koruma altında. Daracık sokaklarında satılan çeşit çeşit baharatlar, hediyelikler, atla gezenler… Mutlaka görülmeli. Gezmek için birkaç saat yeterli. En son İsmayıllı’da görmüş olduğum bir tabelada yazanla bu kısmı bitirmek istiyorum. Özel ilgi alanım böyle tabelalar. “Ismayıllı’ya gıymayın. Yol kenarına zibil atmayın”.
7. İsmayıllı, Seyir Köprüsü
Azerbaycan’da herkes bizi Seyir Köprüsü’ne yöneltiyor. “Mutlaka görün” diyor. Çok kalabalıktı. İki yakayı birleştiren bu köprü yeni yapılmış ve herkes gelip fotoğraf çektiriyormuş. Başında bir adam bekliyor. 0,50 manat istiyor ki fotoğraf çektirebilelim. Dedim “biz de bundan çok var. Hatta daha güzeller”. Bu daracık anca bir kişinin geçebileceği, metal bir köprüydü. Oldukça yüksek. Alttan Azerbaycan’ın gri taşları üzerinden akan geniş bir nehir var.
Bir Azeri kadın paramız yok zannedip ödemek istiyor. “Siz bizim konaksınız” diyor. Sorun para değil konunun saçmalığıydı. Kabul etmedik tabiki. En sonunda adam pes etti ve biz köprüden geçip fotoğraf çekebildik. Fotoğrafta meşhur inadımı ve beni görülüyorsunuz. Köprüde fotoğraf çekmek ve karşıya geçebilmek için sıraya girmek gerekiyor. Kalabalığa bağlı olarak yarım saat yeterli olacaktır.
8. Kebele (Qabala) – Yeddi Gözel Şelalesi
En sonunda Azerbaycan’da bir şelaleye gidebiliyoruz. Her denememiz hüsranla sonuçlanmıştı çünkü. Burası yemyeşil ve arap dolu! Evet burayı da bulmuşlar. En tepedeki şelale için bir hayli dik merdivenleri tırmanmak zorunda kalıyoruz. Birbirinden bağımsız yedi ayrı şelale gibi gözüken şelale aslında tek bir şelaleden oluşuyormuş. Kat kat çıkarken bize de peş peşe şelale gibi gelmişti. Yeddi Gözel Şelalesi’nde tesis bulunuyor. Girişi ücretsiz. Her şelalenin yanına bir seyir terası var ve masa sandalye atmışlar. Suya baka baka çaylarını içiyorlar.
Buraya gelirken diğer tüm yerlerde olduğu gibi yolunuzu kesip sizin arabanız oraya gitmez diyorlar ama yoldan aldığımız bir Azeri kadın bize “onlara inanmayın. Bu araba gider” diyor. Biz de yola devam ediyoruz. Evet yol bozuk ama gidilebiliyor normal arabayla da. Yolda çocuklar başa takılan çiçeklerden satıyorlar. Sadece 1 manat. Sanırım tek ucuz şey buydu koca memlekette. Aldık bizde hatta sonra kuruttuk hatıra olarak. Hala evimde duruyor.
9. Kebele (Qabala) Tufan Dağı
Kebele’de diğer gitmeyi düşündüğümüz ama zamanımızın yetmediği yer Tufan Dağ’ıydı. Öğrendiğim kadarı ile ziyaretçiler için farklı yüksekliklerde yerler oluşturulmuş. Sona kadar gitmek oldukça zormuş. Buraya başlı başına zaman ayırmak gerekiyor yani. Geçerken uğrayayım olmuyor. Yaz kış her mevsim ayrı muhteşem manzaralar sergileyen Tufan Dağı’nda konaklayacak otel bulmak mümkün.
10. Goç Yatağı – İlisu Devlet Tabiat Parkı
Goç Yatağı İlisu Devlet Tabiat Parkı’nda bir şelale bulunuyor. Azerbaycan’da tüm diğer yerlerde olduğu gibi yine arabanızla geçmenize izin vermiyorlar. “Arabanız gitmez” diyorlar. Aşırı yorgun olmamız, akşam olmak üzere olması ve şelalenin fotoğraflarına bakıp “aman buraya da gitmeyelim” dememize sebep oluyor. Karadeniz’den gelmişiz. Kendi ülkemde öyle harika şelaleler görmüşüm, yüzmüşümki Azerbaycan’daki şelaleler çok sıradan geliyor bana. Belki direkt Azerbaycan’a gitsem daha çok etkilenebilirdim.
Burada sadece ünlü dedikleri Sürfüllü yemeğini deniyoruz. Bir kişilik isteyip tadına bakalım, beğenirsek sipariş veririz diye düşündüğümüz yemek kocaman geliyor ve 3 kişiye yetiyor. Genelde bu taraflarda yemekler hamurdan oluştuğu için çok da beğenemedik.
11. Şeki
Bakü’ye yaklaşık 385 km uzaklıkta bulunan Şeki’ye otobüs ve trenle ulaşabilirsiniz. Tarihi İpek Yolu üzerinde bulunan Şeki gerçekten görülmeye değer. Han Sarayı burada en sevdiğim yer oluyor. Eskiden Şeki Hanları burada yaşarmış. Şuan müze olarak hizmet veriyor. Bilet alıyorsunuz ve randevu ile gezebiliyorsunuz. Gruplar halinde bir rehber eşliğinde geziyorsunuz. “Müştag” ismiyle anılan Hüseyin Han’dan dolayı “Müştag Sarayı” ismiyle de biliniyor.
Han Sarayı giriş ücreti: 2 Manat
Han Sarayı ziyaret saatleri: Sabah 9:00 Akşam: 18:00
Han Sarayı Dünya Mirası Listesi’nde bulunuyor. Xan Sarayı‘nı (Han Sarayı) diğerlerinden ayıran en büyük özelliği yapımı sırasında hiç çivi kullanılmamış olması ve duvarlarındaki süslemeleriymiş. Saray iki katlı. İçeride fotoğraf çekmek yasak. Dışarıda sarayın fotoğrafları kartpostal olarak satılıyor. Tavandan yere kadar tüm saray öyle bir süslenmiş ki nereye bakacağınızı şaşırıyorsunuz.
2500 yıllık tarihi ile Şeki Azerbaycan’ın en görülesi yerlerinden bir tanesi. Sokaklarında dolaşırken bunu çok net görebiliyorsunuz. Şehrin ardındaki yemyeşil Kafkas Dağları öyle güzel manzaralar oluşturuyor ki adamlar nasıl güzel yerlerde yaşamış diye düşünüyor insan.
Şeki’ye gelmişken Şeki Paklavası ve testi içinde yapılan bizim testi kebabına benzeyen Piti’den yemeden dönmeyin. Her ikisini de yeme şansımız oldu. Tavsiye edilir. Şeki’yi detaylı gezmek isterseniz bir gün ayırın. Bizim o kadar vaktimiz olmadığı için birkaç saat gezip ayrılıyoruz.
Yazımın buradan sonrası rotamızda olmayan ama Azercan’a gitmişken görmeniz gereken yerlerle ilgili.
12. Gence
Gence İstanbul direkt uçuş bulunuyor. Bakü’den sonraki ikinci büyük şehir. Gence, ünlü Azeri şairi Nizami’nin ve pek çok sanatçının da memleketi. Bakü’ye yaklaşık 375 km uzaklıkta bulunan Gence’ye otobüs ve trenle ulaşabilirsiniz.
Tüm Kafkasların ve Azerbacan’ın en eski parkı Han Bağı Parkı Gence’de bulunuyor. Park zaman içinde 7 hektara ulaşmış. Parkın içinde pek çok dünyanın pek çok yerinden gelmiş bitkilerle Azerbaycan’da yetişen bitkiler bir arada çok farklı bir habitat oluşturmuş. Parkın içinde 350 kişilik tiyatro, şadırvanlar, Sovyetler Birliği kahramanı İsrafil Mammadov ve Azerbaycan’ın ünlü kadın şairi Nigar Rafibeyli’nin anıtları da bulunuyor. Cuma Camii Kompleksi, Şişe ev ve pek çok park da görmeniz gereken yerlerden.
13. Lenkeren
Eğer yola çıkarken yaptığım plana sadık kalabilseydik İran üzerinden ülkeye dönecektik ve Lenkeren’i görebilecektik. Zira İran sınırına en yakın şehirlerden birisi Lenkeren. Harika doğası, kaplıcaları, tarihi hamamları, cami ve türbeleri ile ünlü bir şehir.
14. Naftalan
Azerbacan’ın sağlık turizm merkezi konumunda bulunan Naftalan’da sanatoryum denilen otellerde tedavi olabilir ayrıca dinlenmek için gidebilirsiniz.
Naftalan, isim kökeni olarak petrol türevi olan kıvamlı ve koyu renkli, kemikten sinir ve damar hastalıkları, ürolojiden kısırlık ve deri hastalıkları tedavisinde etkili olan bir madde.
15. Quba
Bakü’ye yaklaşık 170 km mesafede olan Quba, şelaleleri, şifalı suları ve doğal güzellikleri ile ön plana çıkıyor. 5000 metre yükseklikte olan Kınalıq (Hınalık) dünyanın en yüksek köylerinden birisi aynı zamanda. 7ci yüzyıla kadar ateşperest olan köyde Ateşgah bulunuyor. Zamanımız olsaydı kesinlikle görmek isteyebileceğim bir yerdi.
İnstagram hesabımdan takip ettiniz mi? 😉 nerdesinbahar
Diğer Azerbaycan Yazılarım
Biz tüm Azerbaycan’da neredeyse sıfır navigasyon kullandık. Şehirlerarası yollarda tabelalar yetersiz ama sora sora her yeri bulmayı başardık. Azerbaycan’a gitmeden önce diğer Azerbaycan yazılarıma da göz atarsanız hayatınız daha kolaylaşabilir.
Keyifle…
2011’de tam zamanlı işinden istifa edip tutkusu olan seyahat etmeyi iş haline getirdi. 2017 yılından beri Hürriyet Seyahat’te gezgin yazar, 2018’den beri de blogunda yazılar yazıyor. Blog ilk etapta gazetedeki yazılarının arşivi olarak düşünüldü ancak daha sonra istediği gibi özgür yazmanın tadına vardı. Gezdiği yerler kadar yollarda tanıştığı, dokunduğu hayatlarında hikayesini yazıyor. Belki bir gün bir hikayenin kahramanı da siz olursunuz kim bilir?