Hürriyet Seyahat’te yayımlanan yazımın daha detaylı hali
Tarihin tozlu raflarındaki Frigyalılar ve Lidyalıların hüküm sürdüğü topraklar Akşehir. Tarihteki ‘Krallar yolu’ Akşehir’den geçermiş. Kent Roma döneminde Philomelium (Bal Sevenler) adını almış. Bizim içinse Akşehir Nasrettin Hoca demek. Konya’da Mevlana’nın izini sürenler oradan mutlaka Nasrettin Hocayı ziyarete giderler. Biz de öyle yaptık. Haydi Nasrettin Hocanın izinde Akşehir’i gezelim. Fıkralarıyla büyüdüğümüz Nasrettin Hoca’ya evinde misafir olalım.
Beni instagram hesabımdan takip etmeyi unutmayın. Hikayeler ve öne çıkanlarda çok şey anlatıyorum 😉
İnstagram: Nerdesinbahar
Nasrettin Hoca’nın Türbesi
Vuslat gecesi sayılan Şeb-i Arus şenliklerinin olduğu zamanlar Konya’da kalacak yer bulmak imkansız gibi bir şey. Biz de Akşehir’de konaklıyoruz. Sabahın erken saatlerinde henüz kimse gelmemiş. Boş sokaklarında küçük meydanında Hocanın eşeğine ters bindiği heykel bizi karşılıyor. Orayı fotoğrafladıktan sonra Nasrettin Hoca’nın kabrine doğru ilerliyoruz. Bir mezarlığın tam ortasında uzunca bir yoldan gidiliyor. Nasrettin Hoca Eskişehir’de doğup, hayatı boyunca gezmiş ve gezdiği yerlerde uzun zaman kaldığı için pek çok yer Hocayı sahiplenmiş.
- Şeb-i Arus Şenlikleri maceramı da okumak için tıklayın
Ancak en son kaldığı, vefat ettiği yer olduğu ve buraya defnedildiği için Akşehir’li sayılmış. Burada hocalıktan kadılığa pek çok görev yapmış. Mezarının hemen yanında “dünyanın ortası burası” yazılı bir amblem var.Bir fıkrasından yola çıkılarak yapılan bir amblem bu. Hocaya bir gün sormuşlar. “Dünyanın ortası neresidir” diye. Hoca da ayağını koyup “işte tam da burasıdır” demiş. Gerçekten de dünyanın şekli düşünüldüğünde, ölçülse ayağınızı nereye koyarsanız koyun dünyanın ortası tam da orasıdır. Geçen sene Ekvator çizgisinde dünyanın tam ortasındayım diye zıplarken aslında o kadar uzağa gitmeme gerek yokmuş diye düşünüyorum.
Nasrettin Hoca Gülmece Parkı
Kabrinin karşısında Hocanın fıkralarından yola çıkılarak yapılan heykeller var. İnsan çocuk gibi fıkradan fıkraya koşup fotoğraf çektiriyor. Kah Hoca’nın koluna giriyor, kah kazana girmeye çalışıyor. Hocayı kazanlar doğururken, göle maya çalarken, parayı veren düdüğü çalar fıkrasını canlandırırken yada bindiği dalı keserken izleyebiliyor.
Çocukluğumuzun fıkra kitaplarının baş kahramanının bir zamanlar dolaştığı sokaklarda dolaşıp aynı havayı solumak çok güzel. Bir de Akşehir Nasreddin Hoca Arkeoloji Ve Etnografya Müzesi (Rüştü Bey Konağı) var. İçeri de hocanın günlük hayatına dair canlandırmalar mevcut.
Küçük bir ilçe olan Akşehir’de her şey tabelalarla yönlendirilmiş. Kaybolmanız pek mümkün değil. Akşehir sokakları ve eski evleri fotoğrafçılar için oldukça ilgi çekici.
Her birimiz ayrı ayrı sokaklara dağılıp bolca fotoğraf çekiyoruz. Fıkradan fıkraya koşup içimizdeki yaramaz çocuğu salıveriyoruz. Dünyanın ortasında olmanın, tarihi evlerin arasında olmanın tadını çıkartıyoruz. Bir kaç saatin yeterli olduğu bu küçük yer size eğlenceli birkaç saat vaad ediyor.
2011’de tam zamanlı işinden istifa edip tutkusu olan seyahat etmeyi iş haline getirdi. 2017 yılından beri Hürriyet Seyahat’te gezgin yazar, 2018’den beri de blogunda yazılar yazıyor. Blog ilk etapta gazetedeki yazılarının arşivi olarak düşünüldü ancak daha sonra istediği gibi özgür yazmanın tadına vardı. Gezdiği yerler kadar yollarda tanıştığı, dokunduğu hayatlarında hikayesini yazıyor. Belki bir gün bir hikayenin kahramanı da siz olursunuz kim bilir?