Hürriyet Seyahat’te yayımlanan yazımın daha detaylı hali
İstanbul Eskişehir Odunpazarı arası üç saat. Arkadaşlarımdan hep ismini duyduğum ve merak ettiğim Odunpazarı’nı görmeyi çok istiyorum. Şehrin adıyla bütün çi börek yemeğe gidiyoruz. Eskişehir merkezine çok yakın bir ilçe olan Odunpazarı restore edilen evleriyle çok meşhur. Osmanlı ve Türkmen evlerinin hüküm sürdüğü sokaklarda eski zamana yolculuğa çıkıyorum yine. Odunpazarı‘nda haftasonu olması sebebiyle bir hayli trafik var. Caddede giderken tarihi eski evleri görebiliyorsunuz.
Beni instagram hesabımdan takip etmeyi unutmayın. Hikayeler ve öne çıkanlarda çok şey anlatıyorum 😉
İnstagram: Nerdesinbahar
Yılmaz Büyükerşen Balmumu Heykeller Müzesi
Biz önce basından da çok okuduğum, Eskişehir Büyükşehir Belediye Başkanı Prof. Dr. Yılmaz Büyükerşen’in, Eskişehir’e kazandırdığı ve dünyanın pek çok ülkesinde bulunan “Madam Tussaud” Müzesi’nin Türkiye’deki ilk örneği olan “Yılmaz Büyükerşen Balmumu Heykeller Müzesi”ni görmeye gidiyoruz.
Giriş 10 lira. Bağzı bölümlerinde fotoğraf çektirmek ücretli. Buradan elde edilen gelir kız çocukları ile engelli çocukların eğitimi için kullanılıyor. Girişte sizi Osmanlı sultanlarıyla Hürrem Sultan karşılıyor. İlerledikçe Atamızın değişik balmumu heykellerini görüp duygulanıyorum. Çok başarılı.
Aile fotoğrafı çektirir gibi dizildikleri bir bölüm var. Annesi Zübeyde hanımla eşi Latife hanım otururken Fikriye hanım ise ayakta ve gözleri Atamıza özlemle bakmakta. O nasıl bir duygu vermektir öyle. Kadının acısını yüreğimde hissettim resmen.
Duygusal anlar hiç peşinizi bırakmıyor müzede. Az ötede Adile Naşit hababam sınıfını derse çağırıyor. Ben çocukken babam tiyatroya götürmüştü. Hayal meyal hatırlıyorum Adile Naşit‘in Barış diye birini çağırdığını ve sahneye Barış Manço‘nun çıktığını. Çok şaşırmıştım çünkü soyadından ayrı ismiyle anılmazdı eskiden sanatçılar.
Çocuk aklımla bir bütün olarak Barış Manço‘ydu o.Beni yollara vuran, farklı coğrafyaları merak ettiren büyük üstad. Sağlığında bir kez tiyatro sahnesinde izlediğim Adile Naşit’in koluna girip fotoğraf çektiriyorum. Nur içinde yat çocukluk anılarımın güzel ve tatlı kadını.
Odunpazarı Tarihi Konakları ve Sokakları
Duygusal anlardan sonra kendimizi Odunpazarı sokaklarına salıyoruz. Ben birkaç ev beklerken bütün sokaklar restore edilmiş tarihi evlerle dolu. Fotoğrafçıların neden bu kadar geldiğini anlamaya başlıyorum.
Buraya ilk yerleşen insanlar yerleşmeden önce buraya ve Porsuk çayının kenarına ciğer asıp hangisinin geç bozulduğuna bakarlar. Burada geç bozulduğu için şehri buraya kurarlar.
Bu eski evleri restore etmişler. Bu evlerde yaşayanların yanında müze, butik otel olarak da kullanılıyor. Bir çoğu da cafe olarak kullanılıyor. Eğer isterseniz bunlardan birine girip birşeyler içip yiyebilirsiniz.
Eskişehir deyince akla gelen çi börek tabi. Çiğ börek değil her yer de “çi börek” yazıyor. Pahalı değil ve çok lezzetli. Eskişehir sokakları sanat atölyesi gibi. Her dükkan kendi tasarımı yapmış.
Cam işçiliği çok yaygın ve eşsiz eserler çıkartmışlar. Ahşap atölyeleri de çok enteresan. Bir atölyeden çıkıp diğerine girip canlı olarak yapım aşamalarını izleyebilirsiniz.
Odunpazarı‘nın eski sokaklarını ve rengarenk boyanmış restore edilmiş evlerini gezerken, nefis çi böreklerini yerken bir taraftan da özgün eserler alıp evinize eliniz kolunuz dolu dönebilirsiniz.
Beni instagram hesabımdan takip etmeyi unutmayın. Hikayeler ve öne çıkanlarda çok şey anlatıyorum 😉
İnstagram: Nerdesinbahar
2011’de tam zamanlı işinden istifa edip tutkusu olan seyahat etmeyi iş haline getirdi. 2017 yılından beri Hürriyet Seyahat’te gezgin yazar, 2018’den beri de blogunda yazılar yazıyor. Blog ilk etapta gazetedeki yazılarının arşivi olarak düşünüldü ancak daha sonra istediği gibi özgür yazmanın tadına vardı. Gezdiği yerler kadar yollarda tanıştığı, dokunduğu hayatlarında hikayesini yazıyor. Belki bir gün bir hikayenin kahramanı da siz olursunuz kim bilir?