Ege’de sessiz sakin bir deniz neredeyse hiç kalmadı gibi bir şey. Ege denilince Bodrum akla geliyor. Bodrum denince de hep kalesi, merkezi, Gümbet, Gümüşlük vs adları gelir aklımıza. Akyaka’ya gidicem deyince bir arkadaşım neden sahil şeridinden gitmiyorsun dedi ve ne de iyi etti. Birkaç yer de önerdi.
Beni instagram hesabımdan takip etmeyi unutmayın. Hikayeler ve öne çıkanlarda çok şey anlatıyorum 😉
İnstagram: Nerdesinbahar
Çökertme
Bodrum’dan Akyaka’ya gitmeye çalıştığımda, navigasyon ısrarla Milas yolunu veriyor. Bense ısrarla sahil yoluna sapıyorum. Çok güzel köylerden, çam ormanlı virajlı yollardan geçerek denize ulaşıyorrum. Yolda internet pek çekmiyor. Haftasonunu Bodrum’da ki arkadaşımda, kendimi eve hapsederek geçirdim. Kalabalığına dayanamadım resmen. Buralarda ise kimsecikler yok. Bodrum’dan çıkınca Güvercinlik’den Mumcular yoluna sapıp bahsettiğim yola girebilirsiniz.
Sıcak havadan bunalan ben bir yüzme molası vermeye karar veriyorum. Uçsuz bucaksız kumsalda çok az insan var bir gün öncesine inat. Sol tarafta şezlonglar görüyorum. İnsanlar var. “Burası neresi?” diye soruyorum. “Çökertme Koyu” diyorlar. Şu türkülerdeki Çökertme. “Ne kadar güzel ve sakin” diyorum. O sakinliğini korumak istiyorlar. Son zamanlarda birşey yazarken ve konum paylaşırken iki kere düşünüyorum. Lütfen topla, tüfekle ve çöplerinizle gitmeyin.
Siteye ait şezlongları kullanmama izin veriyorlar. Sohbet ettiğim Kevser hanım beni misafir edebileceğinden bahsediyor. Yol ne kadar güzel insanlar çıkartıyor insanın karşısına. Artık ufak ufak geri dönüş yolunda olduğum için burada kalma, kamp yapma hayallerimi başka zamana saklıyorum. Gerçekten kamp yapmak için çok uygun. Küçük küçük ağaçlar da var. Yolun öteki tarafında bir restoran da var. Denizi benim sevdiğim gibi küçük çakıllı, berrak, kısa süre sonra derinleşen denizlerden. Güzel sohbetler edip biraz serinledikten sonra yola koyuluyorum.
Turnalı Boncuk Camping
Hedefim bana önerilen Turnalı Boncuk Camping. Deniz kenarından kıvrıla kıvrıla çok güzel manzaralı koylardan geçiyorum. Akbük bunlardan bir tanesi. Çok meşhur aslında. Yukarıdan manzara süper gözüküyor ama tesis kalabalığını görünce koya inmekten vazgeçiyorum.
En sonunda Turnalı Boncuk Camping‘i ve meşhur Serpil ablayı buluyorum. Açlıktan da ölüyorum. 16 liraya gözlememi yiyip çayımı içiyorum. Serpil abla denizden yeni çıkmış. Saçı başı dağınık diye fotoğraf çektirmedi. Bence çok güzeldi. Burası denize sıfır, wcsi, duşu olan bir camp alanı. Çadır başına 50 lira alıyorlar. Kişi sayısı farketmiyor. Ortam güzel olmasına güzel de ben tesis sevmiyorum. El değmemiş yerler de daha özgür hissediyorum.
Sahipsiz Koylar
Akyaka’ya doğru ilerlerken deniz tarafında küçük toprak yollar görüyorum. Bu yollara sapmaktan korkmayın. Hepsi olmasa da pek çoğu çok güzel yerlere çıkıyor. Bir tanesine sapınca, yan yana küçük küçük koylar görüyorum. Bir kaç aile de orada. Bir karavanım olsa kesinlikle burada bir gün geçirmek isterdim. Bu koylardan birinde kamp yapan gençler de var. Denizi mükemmel. Dalmalara, yüzmelere doyamıyorum. Asıl amacım Akyaka da kano yapmak olduğu için denize veda edip yola koyuluyorum.
Son denize girdiğim yer zaten Akyaka’ya çok yakın. Eğer daha sessiz sakin, kamp yapabileceğiniz ve denizi güzel yerler arıyorsanız Bodrum Akyaka arasındaki sahil şeridi tarafına sapın. Pek çok koy tüm sakinliğiyle sizi bekliyor.
Bu yolda tesisi olan koylarda var. Benim sevdiğim gibi kimsesiz olanları da. Yol boyunca harika manzaralarda kurulmuş gözlemeciler de var. Eşsiz bir manzara var bu yolda. İnsan adım başı arabadan inip fotoğraf çekmekten, manzaralara bakmaktan yol alamıyor.
2011’de tam zamanlı işinden istifa edip tutkusu olan seyahat etmeyi iş haline getirdi. 2017 yılından beri Hürriyet Seyahat’te gezgin yazar, 2018’den beri de blogunda yazılar yazıyor. Blog ilk etapta gazetedeki yazılarının arşivi olarak düşünüldü ancak daha sonra istediği gibi özgür yazmanın tadına vardı. Gezdiği yerler kadar yollarda tanıştığı, dokunduğu hayatlarında hikayesini yazıyor. Belki bir gün bir hikayenin kahramanı da siz olursunuz kim bilir?