• Delikli Koy

O Bir Fenomen, O Bir Delikli Koy

Reklamlar

Loading

Tüm blogerların bir dönem fotoğrafının olduğu Delikli Koy’a gitmek için yoldayım. Delikli Koy’un son zamanlar da en çok fotoğrafı çekilen yer olma olasılığı çok yüksek. Gelin fotoğrafı denince ilk akla gelen yer de Delikli Koy oluyor.

Beni instagram hesabımdan takip etmeyi unutmayın. Hikayeler ve öne çıkanlarda çok şey anlatıyorum 😉

İnstagram: Nerdesinbahar

Delikli Koy’a Nasıl Gidilir?

Bir dönem Delik Koy’da fotoğrafınız yoksa blogger sayılmazdınız. Alaçatı’ya 16 km uzaklıkta ki bu gizli cennete birkaç hafta içinde tam üç kez gittim. İlkinde gider biraz denize girerim bir kaç fotoğraf çekerim ve yoluma devam ederim diye düşünmüştüm. Alaçatıdan sonra sahil boyunca ine çıka kıvrıla kıvrıla bu koya ulaşıyorsunuz. Navigasyon doğru olarak sizi götürüyor.

İzmir Delikli Koy yolu

İzmir Delikli koy arası aşağı yukarı bir saat sürüyor. İlk önce Alaçatı’ya varıyorsunuz. Alaçatı’dan buraya dolmuşların çalıştığını söylediler ya da taksiyle geliyorlarmış. Ben kendi aracımla gittim. Bir tepeden, aşağıda ki manzarayı seyrettim. Doyumsuzdu. İlk aşağıya indiğimde birilerine sordum ve Delikli Koy’un iki girişi olduğunu öğrendim. Asıl Delikli Koy biraz daha ilerideymiş ama tepeden aşağıya inen yol çok bozukmuş.

Delikli Koy’da kamp yapabilirsiniz

Genelde arabaları yukarıda bırakıyorlar” diyor. Yere yakın araçlar çok zorlanıyormuş. Sahil boyunca yürüyerek oraya ulaşabileceğimi öğrenince işi riske atmıyorum. Bakir bir koy olduğunu bildiğim için yanıma para bile almıyorum. Benim indiğim ağaçlıklı tarafta gençler kamp yapıyor. Çok özeniyorum. Bir sürü de köpek var. Köpeklere dikkat edin. Akşam karanlığında saldırgan olabiliyorlar. Yolu biraz zorlu olmakla birlikte burası tesis ihtiyacı olmayanlar için karavan kampına uygun.

Alaçatı’nın kedileri pek meşhur

İşte Buradasın Delikli Koy

Sahil boyunca yürüyerek kısa sürede meşhur Delikli Koy‘a ve Delikli taşa ulaşıyorum. Delikli Koy‘a adını veren denize uzanan bembeyaz kayaların içindeki tünel gibi bir delik. Bu kayalar ve delik bu iki koyu birbirinden ayırıyor. İlk gittiğimde kayaların üstünden çok zor bir şekilde o tarafa geçiyorlardı. İkinci gittiğimde kayalardan aşağıya bir merdiven koymuşlar. Herkes rahat rahat geçiyordu.

Delikli Koy
Delikli Koy

Hatta arabayı bıraktığım diğer koya ve buraya seyyar wcler konmuştu. O kadar insan var ki çok isabetli karar olmuş. Hatta belediye gelip çöpleri topluyor. Delikli Koy da hummalı bir fotoğraf trafiği var. Resmen kuyruğa girmeniz gerekiyor. Sahile havlumu atıp ben de fotoğraf işine başlıyorum. Bakıyorum işitme engelli bir çift fotoğraf için bir hayli uğraşıyor. O zaman fotoğrafımı onların çekmesi lazım deyip rica ediyorum. Birbirinden güzel fotoğraflar çekiyorlar.

Delikli Koy

Ben erken gelip kayaların üstünde dolanıp sonra plaja sermiştim ya havlumu, meğer burada kıymetli olan o kayanın tepesiymiş. Tüm gençler sandalyesini birasını kapıp gelmiş. Kayanın üstü hiç boş kalmıyor. Ben de ilk fırsatta kayalarda kendime bir yer buluyorum. Gençler öyle güzel eğleniyorlar ki. Açmışlar müziklerini, biralarını kah dans ediyorlar, kah sohbet ediyorlar. İstanbul’un Caddebostan’ı gibi. Çok hoşuma gidiyor.

Delikli Koy

Aç Bıraktın Delikli Koy

Sadece birkaç saat geçirir giderim dediğim Delikli Koy‘da canım bir türlü gitmek istemiyor. Koyda çok sevimli bir karavan var. Anadol arabasından inen adam karavanı açıyor. Meğer içecek satıyormuş. Bira 17 liraydı. Yiyecek satmıyor. Yanıma para, yiyecek, su hiç bir şey almadım. Mısırcısından tut midyecisine kadar geliyor ama param yok. Arabaya gitmeye de üşeniyorum.

Delikli Koy’da satış yapan karavan ama yiyecek yok

Delikli Taş’da gün boyu fotoğraf trafiği hiç bitmiyor. Denizin arka tarafı da bembeyaz kayalarla dolu. Orası da fotoğraf alanı. Sonraki gidişlerimde o kadar çok gelin geliyor ki. Kafanızı nereye çevirseniz bir dış çekime denk geliyorsunuz. En son Delikli Taş’da gelinlikle suyun içine giren bir çift de görüyoruz. Ben kendimi fotoğraf delisi sanırdım ama bence alakası yok.

Delikli Koy’da ki mağara

Delikli Taşın arkasında suyun içinde bir mağara var. Yüzerek içine girince dışarıya bağlantısı da var. Oraya girip yüzmek ve mağaradaki masmavi suyu görmek beni çok mutlu ediyor. Genelde herkes saat 5 gibi dönüşe geçer ve sahilde bir ben kalırım. Burada akşam oldukça kalabalık artıyor. Anladığım kadarıyla işten çıkanlar yiyeceğini içeceğini alıp burada alıyor soluğu.

Delikli Koy

Orada tanıştığım bir İzmir’li “Biz beğenip de gelmezdik buraya, çok popüler oldu sonradan” diyor. Akşam gün batarken canım hiç gitmek istemese de toparlanıyorum ve sahilden yürüyerek arabanın olduğu koya yürüyorum. Bir minübüste köfte ekmek satan bir aile var. Şirin oğulları devamlı koyu dolaşıyor. “Köfte ayran- köfte ayran” diye bağırıyor. Açlıktan ölmeden önce 15 lira verip aç kurtlar gibi saldırıyorum. Sonraki gidişlerimde bu köfte ekmek minübüsü de yoktu.

Delikli Koy sualtı
  • Bu taraflarda hep bir rüzgar var. O rüzgar yukarıda ki beyaz kayaların tozunu toprağını üstünüze estirebiliyor. Bir sonraki gidişimde bayağı toza bulandım. Demedi demeyin.
  • Denizi biraz taşlık. Yanınızda bir deniz ayakkabısı götürmeniz de fayda var. Bir maskeniz olursa denizin dibini seyretmek de keyifli. Özellikle Delikli taşın dibindeki görüntü çok efsane. Küçük kırmızı balıklar yüzüyordu ben gittiğimde.
  • Yanınıza mutlaka yiyecek, içecek bir şeyler alın.

 

Delikli Koy

Biraz Mavi, Biraz Beyaz, Bir Tutam Begonvil, Al sana Alaçatı

Sonraki gidişlerimde Alaçatı’ya gidip bir şeyler yiyorum. 15 dakikada Alaçatı’dayım çünkü. O kadar yakın. Alaçatıya gitmişken de harika sokaklarını, harika evlerini geziyorum.

Alaçatı

Beyazla mavinin ve huzurun fotoğrafını çekebilirsiniz. Mavi kapılara dolanmış fuşya begonvillere hayran hayran bakabilirsiniz. Alaçatı sokakları açık hava meyhanesi gibi. Sokaklarda sıra sıra zevkle döşenmiş masalar sizi bekliyor. Son zamanlarda oldukça popüler olan Alaçatı sezonda çok kalabalık oluyor. Bu meyhanelerin fiyatları da ortalamanın biraz üstünde.

Alaçatı son zamanlarda bir hayli popüler. Fiyatları da diğer yerlere göre yüksek haliyle.Bir arkadaşım bana hayret etmiş. “Herkes Alaçatı’ya gece gider, içer. Sen gündüz gittin gezdin” diye. Ben o sokakları görmeye ve fotoğraf çekmeye gittim. Gece o fotoğraflar çıkmıyor. Gecesini de yaşamak isterdim ama bu sefer olmadı. Bir sonraya kaldı. 

Paylaşmak güzeldir!

Reklamlar

İlgili yazı

3 Comments

Yorum Yaz

Your email address will not be published. Required fields are marked *